fındıkkabuğu
sahi
nerede bıraktım yüzümü bu gözler kimin çiçeklerim nerde nerden çıktı bu bitimsiz dikenler parmağımda çevirdiğim tunç yüzük yaşanmışlıklarım huysuzlanan kedim yalnızlık ne zamandan beri ellerim yaprak havada seğiren bezgin ağırlık kayan onca sevi düş müydü hepsi yetişemiyor artık Tanrı’nın boyasına eprimiş fırçam yorgun renklerim soluk neftî ah şu an bir fındık kabuğuna girsem ya savursa rüzgar beni gönlünce şöyle dağ bayır sonra bir ağacın kavuğuna bıraksa soluklansam soluğum orda tükense belki çekirdek olurum kim bilir gönül gençyılmaz |
Sevgiler...