eylülün görkemiher eylül sinsice iner hüzün bir yağmur damlasında ayaklarımı ağlatırken ıslak toprak ben mantar gibi yalnızlık çoğaltırım kehribardır kirpiğime bulaşan duygularımsa kanlı eylem peşinde katledilmiş gülüşler dudak kıvrımında kanar usulca ölümün rengi acep sarı mı ola neden sokulur böğrüme gidenlerin acısı tam bu noktada tınısı bozuk bir arya yükselir yüreğimden göğün karnına saplanır gri bir keder ve başlar üzerime yağmaya gri sağanaklar jilet gibi bir of fırlar dilimden doğrar görke dağları ne var bu eylülde bilmem ağaç dipleri gizli gömüttür ve her gömüt bir ayrılığa örtülür ne çok ayrılıklar biriktirmişim eylüle özel memleketi de eylülde terk etmiştim ben o gün bu gündür bir of derim ağlar görke dağlarım bir kızım daha olsaydı adını eylül koyardım teni sonbahar kokardı rüzgâr tarardı saçlarını o rüzgâra koşardı süt gibi ak olurdu alnı ıslak bir bulut saklardı gözlerinde eylül gibi görkemli bakardı yine eylülün görkemi sarıyor yaprakları kiraz mevsimine ne kadar da uzağım şimdi güneş korkak dokunuyor saçlarıma yürüyorum sarı gölgeler bırakarak ardımda ne var bu eylülde bilmem kırlangıçlara ağıt yakıyor ağaç kovukları bir öksüzlüğüme bakıyorum bir kırlangıç katarlarına avuçlarımda yine günü geçmiş selamlar biriktiriyorum üşüyorum tenimde eylül sonatları 15 eylül 2008 nuriye zeybek |
Yaşayan ve yaşatan şiirini kutluyorum sevgili Nuriye.