mavi ummanhâlâ dinliyor musun sisli dağların nihavent türküsünü hâlâ boranlı mı yamaçları memleketimin oysa ne çok yakındık ıhlamur kokulu sabahlara yıldız soluklu şehla gecelerde ne çok uzaktık siyah feraceli korkulara oy sevdasına yandığım ben hâlâ karanfil ekiyorum arka bahçeme barıştan korkan hükümranlara inat ve hâlâ künyesine kan damlıyor yoksul coğrafyamın göğsümde çeyrek asır büyüyen yara gibi açık mezarlar duruyor karaağaç diplerinde kimlikleri yağmalanmış cesetler vuruyor ay’ın karanlık yüzüne helak olan kavimlerin kan revan çığlıklarında boğuluyor çorak düşlerim kutsal asalarını kırıyor tanrılar firavun fısıltılar hükmediyor güneşime yemyeşil kahır kusuyor nil lanetli gölgeler düşüyor bahar gözlü çocukların peşine oy yönsüz rüzgârlara aldanmış rüzgâr gülüm oysa ne çok hazirandık turna mevsiminde ne çok kiraz ne çok güvercin kaldırırdık maviliklere eğlen biraz bir yol olmalı dehliz gözlerinden öteye bir yol ki yıldız yıldız ay aydın sensizliğin koynunda yatmak mı zor olan yoksa göveren acıya uyanmak mı bilmem dilimde çoğalan mavi umman sahi neydi adın 22.haziran.2012 braunschweig nuriye zeybek |
Güzel yazıyorsunuz cidden, okumak keyif.