biraz sonbahardınız
biraz sonbahardınız
ne çok severdiniz harami rüzgârları güz gülleri açarken gamzeler yeşile yasaklı dallarınız yaprak dökerdi en kuytunuza bir bulut saklardınız gözlerinizde hüzünlü şarkı gibi yağardınız geceye güneylere meylederken ne çok hazana tutukluydu ayaklarınız gezinir dururdunuz arka bahçemde turnalar göçerdi düşlerimden veda yorgunu gülüşünüzde bin bir sitem eteklerine rüzgâr toplayan kadınlar biraz fesleğen kokardınız yüzünüz dört mevsim hüzün anaydınız kadınlığı yağmalanan annem kadar cesur ablam kadar yenik asi değildiniz benim kadar hiç biriniz sabrı kundak yapıp yoksul gölgenizde sevgiye aç bebeler emziren gözleri bahar elleri çiğdem tomurcuk memede umuttunuz sadık yârdiniz toprak kadar tanıdık yokmuş gibi yaşardınız sürgün yüreklerde dişleri acıya milyon kez sıkılmış otayamadığım yara şiryanda kuruyan kandınız namustunuz namert diline perdesiz ev oldunuz milyon kez alnımın ortasında vuruldunuz küfür küfür savruldunuz ahraz dağlara kadındınız kendi tenine yabancı dilsiz ağıttınız kına kokan türkülerde saçlarınıza mevsimsiz düşen kırağı tüm zamanlara mühürlü dudaklarınız kırık aynalarda parçalarken yüzümü ne çok batardınız can evime biraz sonbahardınız benim gibi sapsarı susardınız kifayetsiz şiirlerde -şimdilerde toprak da ihanet eder oldu kendi özüne- 14.2.2011 Nuriye Zeybek |
Ne çileler çekmiş
Sevgisinden şefkatinden
Bir gram eksiltmemiş
Onlar kadınlardır
Analarımız, bacılarımız
Can yoldaşlarımız
Kızlarımız ve canlarımız.
Bir türlü kazanamadı
Sevgiyi saygıyı
Fazlasıyla hak eden
Kadınlarımız...
Kadir Tozlu