11
Yorum
5
Beğeni
5,0
Puan
1368
Okunma
dün
denizin kıyısından topladım gecenin rengini
uzak seslenmelerin elini tuttuğumda
yosun bulaştı bir masalın teninden tenime
yüzünü okusam kadının
ve baksam hayallerimin buğulu camından
kuşlar da ölür ansızın
çarptıkça yoksulluğuma sesleri/
sesim benimle birlikte solur
şehrine gittiğim vakitlerde ışığım düştü yere
soyunurken beyaz ölümler aydınlığa
dilimin karanlığında sürekli aşk yalanır
ki ağrılarım
masmavi hafızamın kökleri
dün
bir bir sırtımdan düştü
eksiksiz öldüm
üşüdüm ve ürperdim sonra
yorgunum
ahh
demek küflü bir andan yeni acılara zengin korkularla gidiyoruz
gidelim
tuzaklarda bizi bekleyen daha kaç aç bahara
hüznüm
seyyah bir sessizliğin kalabalığında üzüm yeşili
söküp at dallarını keskin bıçakla içimden
yapraklarım dökülüyor
sen ki en bilinmemiş tarihlerin çocuğusun
bütün saatler çoğaldıkça sana
hayat hep iz noktalarımı acıtır
zaten herşey yıkık
dün şehirler kirli
mayaısın çamurlu ayaklarında kaç dulum
ve mavi bir ay la göçmen uzaklara
yordun beni hüznüm
nar gibi sızayım yanıbaşına
nefesimde dinlensin yorgun güneş
kimi yağmurlar düşürürken üşüyen adımları
kendimi biraz yalnızlığa asayım
aynı çatı altındaki kaderlerin gölgesinde ağaç kafalar
mor damarlarınız salkım saçak
ne işiniz var kar yüreğimde
serseri ağzınızla sinsi sinsi kanıyorsunuz
maezarı olmayan anılarıma
ellerimde düşleriniz yok ki
hem kuşlar da öldü masalda
nereye gitsem şiir
nereye gitsem ölüm
nereye gitsem beyaz bir geceden
karanlık kalbime aşk kokuyorsun
iyisimi alın kötü günlerimi iyi günlerinize
ben esmer bir şarkının sahipsiz ölümünde
yaşayacağım.
5.0
100% (10)