MayısTenha günün penceresinden doğarken umut ayıkla cinnetlerimi Ve söyle bir yalnızlık türküsünde beni… Kuş uçmayan sabahın siyahında bağlandım yılgın beyaza Kısık sesli özlemdi nefesin ruhuma açılan Nazlı bir duyguda düştük birbirimize susma Dilsiz sözcükleri birleştirip yüreğine topladığım Avuçlarında saklı denizi yüzümde kucakla Fısıldasın aşk martı sesleriyle kulağıma Uyansın kara kara bulutlar aydınlığa Sakın susma Gece belki uyanmayabilirdi Hilal’e Bu gel-git’lerde ansızın yanmayabilirdi ışık Tesbih çeken mavinin dalgasında olmayabilirdi nimet Uzat saçlarımı omuzuna Bir avcının ayağında gemim dönüşleri olan sefere sığınılacak yolcuyum Arındır beni küskün ağaçlardan aşkın dans ettiği kente İçim-dışım sevincini boğma özgürlüğümün Her gün sır bıraktığım gölgeler siz uyurken Köşelerde uğulduyor güneş Sabrın taşına koyuyorum başımı Ve gözüme gökyüzünü Hüzünlü resimler ezberlerken suretimi Koşun koşun yıldızlar Bir çocuk hafifliğinde kayıyorum Titreyen kalabalıklarda inleyen saatler Zincire geçirilmiş baharların adıydı imkanları olan Mayıs İlk defa dururken lahzana takvim beni tutmadı Usulca düştüm ömrünün uzanan ellerine Yorgunluğum erken geldi geç kaldığımı bile bile Artık düşünde serseri meleğim bacakları yere inen Bak Ölü bir kalbin ağzıyla yıkayıp cehennemi cenneti kuruyorum İçimdeki sessizlik kısa kısa mırıldanıyor beni Vedasız ayaklarınla dolaş terli akşamlarımda çık tenimin duvarlarını Gün orta yerinden çatlasın Ahh Aklımdan geçen şeytanlara inat dallanıyorum toprağında Yarın dolu yalnızlığına kabarıyor hazırlanan ufuklar Hadi sürgün bir dil olsun ayaklarım Ne çok anlatacakların var Kalbin söylesin bir yalnızlık türküsünde beni Koluna girip yürümek istediğim Ay’lı anıları kuzeye kaçırdığımdan beri seviyorum seni Hayatın sırtında bana çocukluğumu veren aşk Uçurumlardan köprü kurdum kapına Sarkıt gözyaşlarımı en derine Ve ansızın bu şiiri sana yazdım Güneşin vursun yüzüme Eski bir iklimim |
Ahh
Aklımdan geçen şeytanlara inat dallanıyorum toprağında
Yarın dolu yalnızlığına kabarıyor hazırlanan ufuklar
Hadi sürgün bir dil olsun ayaklarım
Ne çok anlatacakların var
Kalbin söylesin bir yalnızlık türküsünde beni
Koluna girip yürümek istediğim
Ay’lı anıları kuzeye kaçırdığımdan beri seviyorum seni
Hayatın sırtında bana çocukluğumu veren aşk
Uçurumlardan köprü kurdum kapına
Sarkıt gözyaşlarımı en derine
Ve ansızın bu şiiri sana yazdım
Güneşin vursun yüzüme
Eski bir iklimim
mükemmel bi şiir ki böcek az bile..
kutlarım dost..
sevgim ve saygımla..