Hangi denizim olmadı benim
şimdi asılı kalalım bir cümlenin yamacında
arıların fısıltılı geçmişini örten koza gibi !suskun mızrap ucu kanamışlığın acısıyla !şaşkın biraz müsterih, az da çekingen kalalım tanımadığımız güzel çiçeklere -ki umut hep yeşil değildir ya ! hazanda bir mevsim saklamak istediğim kelimelerin göl taşları gibi içimde oynaşması suyla örttüğüm yüreği ne kadar suskun kılar! kaçışıyor dört bir yana ellerimde ki kaygan balıklar!! anlamsız ve zamansız esen şaşkın rüzgarların hep de beni bulduğu dal ucu tılsımında solgun yaprağım hangi güneşin siyah lekesi kirletir ki tenimi hangi gökkuşağı renginde bulurum kendi rengimi asil değilim çınarlar kadar hiçbir yanım benzemiyor her mevsim yeşile ben ! düşmek için uçurulmuş naylon bir uçurtmayım! maviyi anlatmıyorum sana o kadar severim ki martıları! gitmelerin adresine isimsiz mektuplar yolluyorum belki garip postacılarda çalar kapını merdiven boşluklarından homurdanarak çıkagelir yeşil elbisesinde basit apoletleriyle bir umut elçisi uzanırda ıslak aya dolusu hüzün bırakırsın gözlerine belki alırım yarım olmuşluğunu gülüşünden belki de hiç dönmezcesine! düştüğüm bir sevdanın kimliksiz vatandaşıyım -suçlu, asi, kaçak- biraz da ürkek saklanmaların firarındayım! liman arayışı değildir akıntına kapılma hırsım korsan düşlerim acemi tayfaların elinde ! batarım pusulam rotasızlıktır benim acemice sevmelerim bozuk bir piyano sesine benzer hangi notaya dokunsan ses vermez içime gömdüklerim biliyorum ! sen çok sesli orkestraların keman teline sığınmış bilmediğim çığlığısın beste olma, bekle beni! hiçbir duanın kabulü yinede duaya mahkum kılar dua çiçeklerini! güneşe yüzünü dönen ayçiçekleri gibi bende ! bende sana döndüm yüzümü yosunları sarartan utangaç heveslerin ayna çatlatan kıskançlıklar denizindeyim aynı balkonlarda yan yana sardunyalar pembeleştirmeden saçlarını incir mevsimine hazırlanmadan karıncalar yedili yağmurların bereketine alışamadan ağustos böcekleri çekirgelerin oburluğunda taştan bir gurura feda etmeden kalan yanlarımızı vuralım bulutları! ağlamadan ıslanmayan kirpiklerden açılan bakışın gölgesi düşsün ! temizlediğin siyah lekelerin üzerine bırak yamasın! eksik geçtiğin cümlenin bol noktalı yerleri kilidi açılsın envanter diye etiketlendirdiğin kelimelerin suçunu itiraf etsin dil ve hızla atan nabza eşlik etsin hırsıma kurban ettiğim dudakların kanamışlığı bırak, dişlerimde sağlam değildir! biliyorsun ! hangi denizim olmadı benim |