Nemrut
kaybedilmiş savaşların ezikliğidir şakaklarımdaki kırıntılar
her yeni günün karanlığa attığı çelme gibi yıkılan dökülen zemheri ayazların göbeğinde savruk yaprakların kaderine mahkum çürümüş ve kokuşmuş intihardır yıkılışım içimdeki kurşuni çiçekler yaprağa gebeyken gözlerimde batırdığın güneşin kırmızı öfkesi ile kırık sazımın bam teli notasına başkaldıran mavi yelkenli gemiler çekiyorum kızağa titreyen dudağından son kez duyduğum adım gitmeleri - kanatan sabırlı duruşuma kilitli göz nuruma şekil vermiş sevdamla ben dilenci urbasında küflenmiş bir dilim toklukla solgun benizli hazan dallarında tomurcuk bin kez vurduğun dik ser’deki şavkıma tünemiş tuzu basıyorum açtığın yaraya! bedenimi örten bu etten ruba anamın rahim suyuyla yoğrulmuş hamurum göz bebeklerimdeki ıslak kırıntılar sahipsiz çocukluğumun uçurtması tüfeğimin gölgesinde sakladığım sevdam dolunayda yüzüme yansımış karanfil rengi güneşi çağırmadan gül bahçeleri dökeceğim deryaya hey denizlerimi kurutan asi üryan rezillik içinde barındırdığın pusatsız gelecek kirli mendillerinde sakladığın katran yürek bir intikam sarnıcına dönen dilin örste har’a değmiş kılıç olsa da kopsa da gövdemden bu baş -yürek bende, mertlik bende, söz bende- sırtımdan saplansa da yüzüme kusamadıkların kanım akmaz, çıkmayacak yedi cansın bu bedende çünkü bilmediğin dağların sisli koyaklarından çakmak gözlerime akan nehirleri çevirdim sevdaya gel gör ki kör düğüm umutların ertesi kehanet kustuğun o yangın gecesi örtülerimi ateşe veren öpüşünle namert yangınlara kül ekerek ağustos böceklerinin ondört yıllık hırsıyla yarıp toprağın kara bağrını başım dik / alın dayıyorum yağlı namluya sen ki kancık kaçışların gelini saçlarımdaki al yıldızlarla dönüyorum dört duvar yalnızlıklarım ve kaldırımlar yoldaşım aldırmadan sokakların üç adım ötesi belirsizliğine içini oyduğun koca bir yürek atıyorum ortaya şimdi nankörce işlediğin cinayetin ardından kaldır bu cesedi |
Lafı ölçer biçer söyler,
Edipler edepli olur.
Öfkenin hızını eğler,
Edipler edepli olur.
Toplum vücut şair dili,
Ufku geniş net görmeli,
Taş atana gül vermeli,
Edipler edepli olur.
Medeniyetin örneği,
Kültürdür onun emeği,
Millete gözdür görmeği,
Edipler edepli olur.
Toplumların çimentosu,
Söylediği sözün hası,
Sözümün öz ve dahası,
Edipler edepli olar.
Güzel bir söz gül gibidir,
Şair demek dil gibidir,
Edip kalbe yol gibidir,
Edipler edepli olur.
Ömer Çetinkaya sözün,
Güzelliğe döndür yüzün,
Edip teksilcimiz bizim,
Edipler edepli olur...
07.01.2006
congeri
Ömer Çetinkaya
K GETİRİRSEN MEMNUN OLURUM