Dilimi Kes
vakitsiz ötüşlerin bülbülüyüm
gül’e kırmızı yanışım ondandır her eylül gözlerimi alıp gitmem servi saçlı mayıslara vurgunluğumdandır düşün ! seni ağustos yanmışlığımla buğday rengi bir gecede bulmuştum ben seni toprağa düşen ilk cemre gibi sevmiştim ne gözlerine, ne de kumralına saçının ben seni avucuma düşen tek kumral saç telinde sevmiştim gömleğime gölge yüzün esmer duruşun,kocaman gözlerinle ne kara kaşına ne titrek dudağına yanmıştım ben seni bedenine kazınmış o yarada sevmiştim yeni umutlarla gelen baharın ardından kan ter içinde bir yaz’ı satıp hazana yine bir Eylül akşamı kırık dökük yanlarımla çakıl taşlarındaki muhabbet izlerine elimi sürüp ben seni son kez köhne bir iskelede beklemiştim suskunluğuma sapladığım hançer daha ulaşmadan sen olan yere parmaklarımda bıraktığın üşümeyi bir çingene falındaki umutlarla ısıtıp kırk iki dakikalık bekleyişin meraklı gözleriyle saatimi sana ilk sarıldığım anda durdurmuştum kim alıp götürdü seni benden hangi çıngırak dil zehrini akıttı düşlerine ve olmadığım hangi şiirle dağladın yüreğini ben hiçbir kelimeye sığdıramazken sevgimi sen hangi düz çizgide teğet geçtin onurunu oysa ben sana bırakmıştım yen’i sen olan kolumu. şimdi, eski bir hikaye gibiyim bu aşkın iki kahramanını da yenmiştir şiir eflatun bir gecede tren yollarına serilmiş iki beden ve yangın artığı gibi gözlerinden düşüşüm ağlayışlarımda iliğimi kurutan gözyaşımla / bitmiştim oysa ben seni kemiğimde ilik diye sevmiştim diklen kadınım, sen benim sevdamsın derken belki derin bir uykunun güvenli kollarındaydın yan yana koltuklarda dirsek teması yaşandı bu sevda sen sustun, ben sustum / en mahrem yanımızdı sessizlik şimdi aleni bir çığlıkta tek ses, sensizlik / bensizlik kime sattın beni masum bir çocuğun anne şefkati düşlerine mi yoksa bir kadının onurunu temizleyen insan yanıma mı kime sattın beni şuh bir bakışın sevdamı ele geçirme isteğine mi yoksa bir gelip iki giden geri duruşunun cenderesine mi utanmaz bir kelimedir yaşam içinde sakladıklarıyla alnın şavkında etiket onca çizgide sıkışmış insan olabilme ehliyeti yüreğin kıvrımında sızlayan ar damarı / kopmuş gerçekten! geri dönüşüm olmaz asil sevdamı ! ayakları altına almış bedene bakışı oynak iki göze ama ben çekip almışım kokladığım gül’ü avuçlarından tek yolculu bir limanda elimde dönüşü olmayan tek bilet. vapur yanaşmak üzere ! gelsen de boş belki geç, belki erken her neysen işte bu beden de karışmasana bana son kez ve ilk kez hoşçakal diyemem sana! |