Savunmasız Savrulmalarım
içimdeki bu sahipsiz boşluk
isimsiz bir mezar taşının gölgesidir kordan çeliğe değmiş alnım içimin ezikliği garipliğime poz vermiş çizgiler göğsüme çökmüş yumruk baldıran acılarını sahiplenmem suskun şarkılar dinlemem bundandır, seviyorum diyememem benim ellerimde tanımaz masum yüzünü tırnaklarıma tünemiş çığlıklar kekremsi tadına bulanmış dudaklarımın sahipsizliğimi kiraya verip yorgun yüreğine verandaların cümbüşlü köşklerine sığamam ben sokakların tozuyum kara gözlüm öpülmedi yanaklarım bundandır, seni öpememem istilaya uğramış tarumar bir memleket şecerem ütopyamın mavzerine sıkışmış mermidir çığlığım ne çiçeklerin tomurcuklarına saklamış çiy tanesidir düşüm ne de kristal duvarlara dikleşen kardelendir gülüşüm gamzeme taht kurmuş yakamozdur yanağımdaki çukur bundandır, titremem / gözlerinden gizlenmem çocuklar oynaştırıyorum içimde, çocuklar!! bir zamanlar ben olduğum minik parmaklar tepeden tırnağa kirlenmişliğimin aynaları çatlıyor üzerimden koca bir nehir akıyor toprağa, canım çıkıyor hep başım yastığa değince seni düşünüyorum tek uykuda bu lanet bedenden kurtuluyorum bu yüzden, cansızlığıma can istiyorum hayatı yırtık gömlek yakası gibi ters giymişim üzerime damarımı söküp savunmasız yanıma dikmişim!! koltuk altlarımı avuçlarımdaki ıslaklıkla sıvazlıyorum kurumuş bir çınarın son yeşil dalı gözlerim bu yüzden, ferime fer istiyorum şimdi sokaklardayım dört duvar dostluklarım ve kaldırımlar yoldaşım aldırmadan puslu lambaların üç adım ötesi belirsizliğine zifiri bilinmezlerin isterik kollarına bırakıyorum kendimi beş kuruşluk bedeni bir kuruşa peşkeş çekiyorum hayata bu yüzden, fahişem ol istiyorum! |