SİNEMANIN IŞIKLARI YANINCA
bir köşede saklanmışım,
belki intiharı düşünüyorum, kim bilir. son yıldızları salıyorum çıkarıp yüreğimden yanıyor sinemanın bütün ışıkları birden, heyecan doluyorum. en sevdiğim film gösterimde, kesmişim ilanını gazeteden hep vizyonda kalacak biliyorum, sen çekip indirmeden. aklına gelir de, ben bunu biliyordum dersin diye söylüyorum yoksa aynı filmin içinde sen de varsın ve sen de izliyorsun. havalandırma mı çalışmıyor, yoksa bu sıcak ağustos mu küllerimden yeniden doğuşum, bu da bir başka senaryo mu. hani olur ya, çok alışmışlığım vardır aniden ölmelerime o garip zevkin melekleri şehvetle sarılınca bedenime. “müthiş ahlaklıyız, ıslatmayız yüreklerimizi yer gök yarılsa bugün değilse belki yarın, ne olduğumuz yazılacak nasılsa” şimdi kağıt olup, kalem olup, mor menekşeli yasemin kokulu ince bir romantik gibi çizilmiş bütün çizgilerim, seninle dolu. ama saçlarımın sakalıma karıştığı bir yer var fotoğrafımda bir de derin çizgiler, hikayesi yazılı beyazlaşan saçlarımda o korkutuyor işte beni, göz göze geldiğimizde birbirimizle hele albümdeki yerim her gün batımında kaldıkça gerilerde. ama şimdi bırakalım bunları, vakit geldi bak gece zili çaldı dört yana salınmış yıldızlar yüreklere dolmaya başladı. bir köşede saklanmışım, belki çok uzaklardayım, gülümsüyorum. yüreğim parlıyor gecenin intikamına aldırmadan hala yanıyor sinemanın bütün ışıkları, ne güzel diyorum. Cevat Çeştepe (eski bir şiir) |