43
Yorum
12
Beğeni
0,0
Puan
5239
Okunma
zemheri bir kışa soyunuyor ellerim
bütün günbatımları eski bir iskeleden kalkarken
vedaya yeltenen her sözcüğün ardından
boğazıma oturan sıkılı bir yumruğu öpüyorum
dilimde acı bir ısırgan tadı
ve kalbimde ayrılığın zehirli miadı dolarken
sana kavuşmayı dileyen duaların zikrine duruyorum
uykuya düşman bir gecedir artık yalnızlık
yelkovan gözlerinde
ay suretinde yıkanıyor
iç çekişen cümleler
ve solgun sayfalar çevrilirken
sana yazılan bir roman oluyorum
şimdi sıkılganlığımı açığa vuran cümlelerin pişmanlığı çıkıyor
içime özlemini düşüren ayrılık kokusu her sabah yenilenirken
moda’da sahili kesen bir çay bahçesinde sessiz bir tiyatro oynanıyor
ben İngilizce öğreniyorum
sen gülümseyerek de olsa çocuk kitabı
Aya Yorgi’ de gözlerimizi kapatarak dileğine durduğumuz
hayallerimizin adıydı Lila
bağdaş kurup sevinçlerimizi toplarken bir uçurum kenarına
yağmurlu bir ülkeye umutlu düşlerimizi armağan ediyoruz
gözlerimizde maviden seyreden martıların çığlığı
yüzümüze isteyerek tuttuğumuz aynada sevişiyoruz
aslında
uzun lafın kısası seni seviyorum
hangi şehirde bir orman yangını başlasa
yanıp duran kalbime yoruyorum
Tanrı bir günahkarı bir Melek’le tanıştırdığından beri
cennete bile inanıyorum
___F.D____