süt dedi çocuk! dudağındaki bozkırı uzatarak kesik memesine aldırmadan kadının kapatıp içi doldurulmuş inançlara kulağını derin bir sancıyla emdi yarasından ağlayarak tanımsız bir ülke düştü içine ve artık hiçbir anlamı yoktu adının gözlerinde milat öncesi bir tufan bedeninde bitmeyen savaşlardan koca bir talan kaldığını unutarak güneşin vurulduğu yerde öptü kirpiğinde asılan gözyaşlarına set çekerek can telaşına uyudu sonra aldırmadan beyazına saçının
ekmek dedi çocuk gözlerindeki yokluğa bir baba gömerek küçük parmaklarıyla bir hikaye anlattı duvarda sararan siyahbeyaz fotoğrafı göstererek hiçliğin üstüne bir sünger çekti kadın ellerindeki nasırdan besledi aklını yüzüne en güzel maskesini giyerek büyüdükçe uzadı kolları boynundan büyük bir dağ bulup koynuna yattı
kavga dedi çocuk yüzünün aynasına düşen kırıklara iç çekerek işaret parmağına bir kardeş aradı isyan kokan bir besteye dönüşerek çatlağına sünger döşedi kadın deprem öncesi yüreğine umut ekerek barış diye fısıldadı kulağına adını tarih dedi çocuk gözlerine ilişen takvim yaprağına öfkelenerek omzuna alıp rüyasını gökkuşağına bulandı en sevdiği renklerle üzerini örterek
ölüm dedi çocuk öpüldüğün yüzün kadar soğuk mudur düşerken insan hiç bulamadığı bir labirentin çıkışı denizine varamayan bir nehrin akışı mıdır yaşarken hangi ip en kolay hangi tetik kaç mezar eder ezberine bir şehir çizerken durgun bir suya döndü kadın senden önce ben varım dedi içine ecel gibi koşan çocuğa ellerini bıraktı giderken
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Siyah Yüze Pembe Mayın şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Siyah Yüze Pembe Mayın şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
"hangi tetik kaç mezar eder ezberine bir şehir çizerken"
sarmalında sonsuz labirent çekilmiş şiirin pimi sürülmüş mermisi tur atmakta tetiklenmiş insanlığa şiiir...harikasın şair.. sevgim saygım her daim tebriklerimle değerli şair dost sevgili Faik..
şair dinle dedi güneş kesiği yüzünü göstererek..hep yenildim hayata karşı..denize varamayınca anladım nehir değil yaramaz ama umutlu bir dere olduğumu..sonra şair çocuğa baktı içinden çıkarıp gülen yüzünü
sus dedi
sessizliğin çığlığından daha çok can yakıyor..ben canımın yanmasını sevenlerdenim
Faik nasıl mutluyum seni tanıdığım için anlatamam. Dost yüzün, gülen gözlerin, deniz kenarındaki fasıllar geldi aklıma. Senin kalbindeki güzellikle gördüm seni, bugün şiirini okurken. Daha evvel seni tanımamış sayfana girememiş o güzel şiirlerini okuyamamış olmanın hüznü doldu içime. Seni sevdim çocuk. Hem de her hareketinle Bana huzur verdin. Ya şiirin. İçindeki imgeler büyüledi beni. daha fazla yazmayayım diyorum sen ne dersin. Benim küçük arkadaşım. sevgili dostum. Sevgilerimle hep kalbimde kal.
ölüm dedi çocuk öpüldüğün yüzün kadar soğuk mudur düşerken insan hiç bulamadığı bir labirentin çıkışı denizine varamayan bir nehrin akışı mıdır yaşarken hangi ip en kolay hangi tetik kaç mezar eder ezberine bir şehir çizerken durgun bir suya döndü kadın senden önce ben varım dedi içine ecel gibi koşan çocuğa ellerini bıraktı giderken
Sevgili Faik
Öncelikle Foca toplantısında seni aklıma iyice yerleştirdim. Şiirlerini takip edeceğim anlamlı ve derin yazıyorsun.
Ah Sevgili Faik, canımın sıkışıklığı beni sayfalar arasında gezdirdi. O kadar çok kötü şiir okudum ki bu gece, neyse ki seni okudum da, yüreğimin tadı yerine geldi. Hayır bu gece senin şiirinin üstüne başka şiir okumadan köşeme çekiliyorum. İyi ki var şu kaleminden dökülenler...
ölüm dedi çocuk öpüldüğün yüzün kadar soğuk mudur düşerken insan hiç bulamadığı bir labirentin çıkışı denizine varamayan bir nehrin akışı mıdır yaşarken hangi ip en kolay hangi tetik kaç mezar eder ezberine bir şehir çizerken durgun bir suya döndü kadın senden önce ben varım dedi içine ecel gibi koşan çocuğa ellerini bıraktı giderken
Süt, ekmek,kavga ve ölüm dedi çocuk. Daha bağlanamadan hayata.
Ve kadın....Ben varım dedi.... içine ecel gibi koşan çocuğa ellerini bıraktı giderken her anne gibi, feda ederek kendini. Lâkin annenin fedakarlığı yetermi çocukları kurtarmaya?
oyun dedi çocuk mor fistanını bir balerin gibi savurarak yüzündeki çıban izlerine aldırmadan gülümsedi göğe gösterime eşlik eder misiniz siz de pabuçlarım elbete camdan değil şimdilik ama tek ayak üstünde dönebilirim bakın bulutlar bile beni seyretmede yalnız değilim . sandığınız gibi elbette ....
tebrikler..çocuk oldum!
müget tarafından 11/26/2009 7:28:05 PM zamanında düzenlenmiştir.
sanki bugün benim...senin...onun...bizim efkar dağıtma günümüz...hani dün şiirde de demiştim ya;
"sen bana dokunursan yeni bir sancı doğar ufukta ben sana dokunursam iki kişilik davetiye basılır b/ağrımda"
öyle bir acı ki bu ve öyle bir sancı ki ne konuşmak istiyorum kilit vurduğum titreyen dudaklarımla ne de susmak istiyorum yoksa boğulacağım çığlıklarımla...gel gör ki sözkonusu çocuklar, kadınlar oldu mu yanında bir de hayatta ve ayakta kalma çabası...ölüm kalım savaşı veriyorlarsa üstelik o zaman ne sus ne de dur diyebiliyorum kabaran yüreğime...
içinde bulunduğumuz durum bu kadar içler acısıyken benim gözlerim hala gökkuşağının altında toplanmış ve renkleriyle yıkanmış çocukları veya umudunu uçurtmasının kuyruğuna bağlayıp peşinden koşan...yakalamaya çalışan ve yüzlerinde gülüşleri hep asılı olan...mavi bir çatı altında yeşillikler içersinde doya doya hoplayan...hiçbir derdi ve kederi olmayan mutlu çocukları arıyor...
ve ben artık dokunsan yüreği bin parça acıya bölünen ve eline oyuncak yerine taramalı tüfek tutuşturulan ya da mayınların üstünde sek sek zıplayan çocukları gördükçe; geçmişe dönüp gülen çocukluğumu yargı masasına oturtuyorum her seferinde...
şimdi bu kadar çocuk açken...sefaletin içindeyken...savaşlarda boğuşurken ve kan gölünde yüzerken...bunların takibinde milyonlarcası ölürken ve öldürülürken soruyorum kendime;
gülmeyi ne kadar hakediyorsun..?
her geçen günde yeni bir yargı masası ve mahkeme kuruyorum gözlerimde ve onlarla birlikte ben de her gün diri diri ölüyorum...
duyarlı güzel yüreğine selam olsun...acılarla ve hüzünlerle yoğrulmuş böylesine bir şiire güzel demeye dilim varmıyor ama günümün şiiridir deyip beni böylesine derinden sarsan bu şiire tıpkı masum bir çocuğun dokunuşu gibi sarılıp ağlayacağımdan ve bağrımda saklayacağımdan emin olabilirsin...
bil ki çığlıklarını duyuyorum bütün çocukların ve de anaların ve onlarla birlikte ben de isyana duruyorum...bu isyan bazen damarlarımın içinde öyle bir dolaşıyor ki; ben bile bazen hızına yetişemiyorum...
şimdi aç ellerini ve göğe bak! simsiyah bulutlardan göz yaşlarım akacak avuçlarına topla benim için ve sakla!
sevgimle Can...
Yaralım tarafından 11/26/2009 8:36:11 PM zamanında düzenlenmiştir.
Yaralım tarafından 11/26/2009 11:21:18 PM zamanında düzenlenmiştir.
şiir yine tanımıyor zamanı...aklın sabrı ve yüreğin yangınıyla vuruyor esmer yüze ..
mevsim kış,vakit geç, gün kınalı… bir türkü çıkıp geliyor şiirin zulasından çatlamış dudağıma misafir.. gök kubbenin altında hangi toprağa diksen gülse gül verir… şakır üzerinde bülbüller…sevdalılar devşirir… nasıl kuruttuk biz bu nehirleri nasıl kan gövdeye durdu sızlarken memeleri esmer kadının … nasıl vazgeçtik bereketinden yağmur bulutlarının.. şimdi yıllar düşer önümüze hiç acımadan. namlusunda kurşun bahçesinde mayın /ölüm doğuran.. şimdi ulan..şimdi… vurun kendinizi sızlayan yanınızdan… merhaba deyin güne ateşle doğan aydınlıktan… doğudan, batıdan… medeniyetin en ısıran yanından hangi su temizleyecek ellerinizdeki kiri ölmüş sular bozkırı yeşertir mi aklamaya çalıştığın hastalıklı bir zaman sökebilir misin gökyüzünden güneşi çalabilir misin barışı güvercin gagasından şimdi saklan yeni cümleler kuracağım kullanmadan ünlemi bildiğimi unutup yeniden ezberime düşüreceğim seni…
şiire duran sen misin..san mı gelir çatar şiir bilemem ama...bildiğim bir şey var ki arada kaçırsa da ucunu bu kalem şiire doyuruyor okuru...işte diyorum..geldi oturdu yine Faik dostumun içine şiirin o taçsız kulu..
sütü bozulmuş kelimelerin, dili kesilmiş yürekte işi ne derim ama...sen yine de bana bakma..hep söyle o türküyü... ( valla ayşe çarpacak beni...yorumundan etkilendim mi ne...:))) neyse ne yaaa....mesele şiir okuduk..evet..şiir...)
öpüyorum yüreğinden şiir adam...........sevgimdesin..
ölüm dedi çocuk öpüldüğün yüzün kadar soğuk mudur düşerken insan hiç bulamadığı bir labirentin çıkışı denizine varamayan bir nehrin akışı mıdır yaşarken hangi ip en kolay hangi tetik kaç mezar eder ezberine bir şehir çizerken durgun bir suya döndü kadın senden önce ben varım dedi içine ecel gibi koşan çocuğa ellerini bıraktı giderken
değerli hocam ben bu harika dizeleri bölmek istemiyorum çok ama çok derin manalar içeren bir eser olduğu için tebrik ediyorum yüreğinize saglık kaleminiz varolsun saygılarımla zaralıcan
kısır bir döngünün eteğinde son bulur mu acılar? dem bulaşmış şiir, bunca yürek yangını, bunca imlasızlık ve bir ela önsözle yunmuşken umutlar, kaç mavzer daha doğrultulacak vuslat anı bir türlü gelmeyen "barışa" a... kaç çocuk daha irin emecek, bozkır yorgunu memelerden ve kaç anne ölüm sürecek, umut süremediği evladının gözlerine.. sığınaksız betonlarda, tüy dokusuna hasret kalmak vakti hangi ahza sona erecek...
ahh şair, bu vuslatsız mevsimlerde bir köprü olsa şiir... memelere; ak süt bekleyen bebelere... ve pimi çekilmiş kalleşliklerde , acının üstüne basan özgürlük neferlerine...
şiirdi... dize dize şiirdi... bir kasım akşamı, yüzünü avuçlarına almış bir kadının "yarın ola hayrola "dercesine kirpiğini ıslattığı türden esmer bir vazgeçiş, ve kundak yorgunu bir esirin dilinde, asla söylenmeyecek türden bir türkü...
şiir yolun açık olsun
her şiirin bir başka heyecan kutlarım yüreğini
sevgiyle hep...