69
Yorum
8
Beğeni
5,0
Puan
4966
Okunma
I
Adı sürgün bir yağmur içti çocukluğum
yabancı iklimlerde gözyaşı yağdım
Tuz tuttu hücrelerim
Buz gibi bir ömürden
Aklıma her düştüğüne iç çekip bed/duaya durdum
II
penceresiz bir düşten uzatıyorum şimdi ellerimi
içimde Munzur suyu kan akıyor
adını söyleyemediğim bir kentte zazaca ağlıyorum
bitmeyen bir hasretle besliyorum zincirlerimi
III
Kekik kokuyor mu hala Zel vadisinin güneşe bakan çehresi
Dağ rengi reyhan
Bahar goncası zozan
Yanık barut kokusu yeşili köze çevirmiş diyorlar
IV
Kutsal suyunda yıkanırdı Munzur’un
Rahmine veda eden çocuklar
Özünü sözünü kazısın diye zihnine
Ölü bedenlerle kızıl kana bulanıncaya kadar
Alıcı kuşlar bile uğramaz olmuş diyorlar
V
Al yanağında kırmızı peçe
Mavi hamay
Mor peştamal
Yarınlarına koşardı gelinler
At üstünde terkisine bırakırdı gözyaşlarını
Mutluluk dilencisi olurdu avuçlar
Yüreğini açık bir mezara bırakana kadar
Kadınlar dağ ateşi özgürlük olmuş diyorlar
VI
Sansüre uğrayan bir ağıt düşmüş dilinden
Uçuruma koşarken yırtılır ipleri özgürlüğün
Bir zılgıt yankılanırmış Zarife’nin sesinden
‘’Gelini de gelini kürdün gelini
İşgalciye vermez evini…
Ali şer’in yiğit kadını
Düşürmezmiş hançerini belinden
Çevirmez başını kuşatmalardan
Bilmez ki
elinde mavzer
vurulacak kardeşinin elinden
VII
Tahar çayında toplanırmış keklikler
Ötmezmiş tohumuna
Avcılara kanarak
Reyber’in ihanetini ezber bilene kadar
VIII
Laç deresinde bıraktım dedemin kemiklerini
Belki affederdim
Yine severdim sizi
Ahhh !
Görmeseydim cesetlerini köpeklere yedirdiklerini
IX
Ölürsem Dersim’den uzak bir gurbet elinde
Yürek çatlağı bir ezgiye sarın beni
Şiir serpin yüzüme Munzur suyu yerine
Bir isyan çığlığına sarın bedenimi
Düşlerim uzansın
*Mem’in zincirli ellerinde ki
Zin’in yeşil işlemeli sarı mendiline
Faik Danışman
5.0
100% (6)