Okuduğunuz şiir 30.3.2009 tarihinde günün şiiri olarak seçilmiştir.
Şahan Çoker
Ay Tutulması
hiçbir Ay’da doğdum beni içinde yalnızlık geçmeyen bir şiirin kalbine gömün
Annem diyordum Nisan’a gözlerimdeki yağmurla içimdeki çöle umut taşıma telaşıydım dudaklarımın çatlağına konan her damlayı yorup seraba kumlara karışan her gölgeyi sen sanıp öpüyordum emanet iklimlerden tel örgü taşırken gecelerime zebaniler bitmeyen öyküme özgürlük hayalleri gömüyordum kırılan kanatlarına ışık ararken gök kubbede yıldızlar ipini terk etmiş her uçurtmanın oğlu olurdum
Ay düşmüş doğarken yüreğimin üstüne hangi harfe imdat çığlığı olsam başıma leş kuşları konardı tutulsam gözlerinin rengine sanki kıyamet kopardı
babam hep hazirandı içindeki düşmana barış aşılama savaşında yenildi tetik parmağına güvenirdi en çok bir cehennem giydirip çocukluğuma olmayan cennetine koşardı nerede sisli bir karartı görse omzuna bir dağ alıp eşkıya dolaşırdı güneş ne zaman bir bulutu arkasına alıp kaybolsa kendine yatacak bir mezar bulurdu
ben hep eylül ertesiydim ne vakit satırlara yüklensem kalem ikiye bölünürdü ne vakit birine seviyorum desem ertesi gün ölürdü
Ay’ın bulanık yüzünde yaşıyorum şimdi beni hiçbir Tanrı aramasın!
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Ay Tutulması şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Ay Tutulması şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
babama şiir öğretirdim gece serseri gibi ırza geçerdi gündüzün ama geceliğe yakışır cinstendi yaptıkları yargısız sabah olurdu ağır ağır çekilirdi insanların şehri ve umut doluydu her doğan yastığıma taştan kelepçeler vurulurdu doğardım o an nefesler gibi taze kızılcıklar kaynardı mufağımda tek yemeğim bu olacak gibi ağzımdan dökülenlerddi geçmiş o zaman geçmiş geleceği geceden alırdı ve aynı gece bu kez bana gündüz kadar masum devrildikçe sözcükler şiire benzemez kafa karıştırır tüm bu sözler olsun gece saçmalatıyorya bu günahı da oana yıkıp altına bolca suçlamalar giydirirdim
Kıpkızıl bir sabah, esmer bir çocukluk, yitiklikle dans eden afacan sabırla geçerdik bütün kentleri birbirimizin varlığıyken, yolculuk dehlizlerinde yokluğumuz dizleri kenetlenen zamandı ve biz güldükçe bütün vakitlerin adı aydınlığa kesilirdi.
Ne vakit şeytan isyan nehirlerinden vesvese çıkarıp kalbimi görse taşlaşırdı ayaklarım kıyametim olurdu Ne vakir avuçlarımı dua ile doldurup öpsem içime bir Tanrı otururdu....
yeniden Sonsuzluğun sahibine sevdayla.. yeniden...
ben de hep eylül ertesiydim; düştüğüm her dalda bir sessizlik senfonisi başlıyordu. okşadığım tüm serçelerin gagasında tırnaklarım bileniyordu. pençelerimde büyüttüğüm kıvılcım yüzümdeki meş'âleyi tutuşturuyordu. ve her bakışımda ayağımdaki depremler, çalgı çağanak!
ne vakit satırlara yüklensem ben, sözcükler göğsüme çarpıyordu: uyan!
ben kimin yüzünde yaşıyorum bilemiyorum. bir an kayıp ı oldum diyorum. Tesellim, tanrıyı arayan kaybolur mu hiç...?
''Her ömür eksik, tadı kadar bitmemişliğinden huzursuzluk veren bir şiir gibidir.” Birazı sahibince birazı şansızlıkça yazılan bir şiir…
Ateşin alazından mürekkebi karaya çalmış, kanayan dizelerle içimde özlemi hep çocuk bir şehri arıyorum. Orada bir yabancı gibi durup, anlayışsızlığın şerrinden ağlamaklı yalnızlığım olsa da o şehri arıyorum.
yeniden yeniden şiir molasında soluk alan şiir yürekli insanlara sevgiler selamlar teşekkür ediyorum..
ben de hiçbir ayda doğdum... haa doğmaz olaydım; belâdan başka birşey değilim. sen içinde yalnızlık geçmeyen bir şiirin kalbine gömülme vâsiyeti ile meşgûlken ben, baştan sona yalnızlık kokan bir şiirin alnının tam ortasına çakılma vâsiyetimi tekrârlıyordum.
Ben de "annem" demiştim, nisan'a... ki, hazır cevap her telâşı çiğerime bir yanardağ gibi çöküyordu. oysa hep şefkâtinde asılı idim, bir de bitmeyen sevgisinde...
..benim dudaklarım çatladığında hiç bir damlasına meyletmedim.. evet faik kardeşim kumlara karışan her gölgeyi sen O sanıp öperken; ben her sûreti O sanıp boynumu eğiyordum.
..özgürlük hayâllerimi hiç bir zaman gömmedim; gömersem, ben olmazdım.
güzel ve hemhâl olacağım bir şiir... kutluyorum faik kardeşim..
sen olmayınca baygın bir nehir eşlik etti kendi takatince nemlenmiş gözler eşliğinde başladı şiir acı ___asker adımlarında yürüdü bedenimi öldüm dirildim ay ışığı üstüne __________içtim seni seher sabah düşlemeden öyle ölü türküler okudum dal yüzümü yaprak yaprak sildi
gözlerimi kapadım kollarımı her iki yana kanat tanrım bana uçmayı _________________öğret kent uyanmadan
ben hep eylül ertesiydim ne vakit satırlara yüklensem kalem ikiye bölünürdü ne vakit birine seviyorum desem ertesi gün ölürdü ..... Yerine yakışan bir şiir. Şairi tebrik ediyorum. Selam ve saygılarımla.
babam hep hazirandı içindeki düşmana barış aşılama savaşında yenildi tetik parmağına güvenirdi en çok bir cehennem giydirip çocukluğuma olmayan cennetine koşardı nerede sisli bir karartı görse omzuna bir dağ alıp eşkıya dolaşırdı güneş ne zaman bir bulutu arkasına alıp kaybolsa kendine yatacak bir mezar bulurdu
ben hep eylül ertesiydim ne vakit satırlara yüklensem kalem ikiye bölünürdü ne vakit birine seviyorum desem ertesi gün ölürdü
Ay’ın bulanık yüzünde yaşıyorum şimdi beni hiçbir Tanrı aramasın!
bu tür şiirleri okurken..şiir artık yazanın değildir diye düşünüyorum..kelimelerin dansı gibi bir şiir..zevkle okudum.emeğine sağlık dost.
Gri Perçemi gözlerine düşmüş bir sabahtan arta kalan günlerin hatırı... Ya beni öyle dikkate alarak karşıla, ya fi tarihinden birine benzet, ya da tesadüflerin bir adağı sayarak tanı.
İstemlerimizin sınırlarını ihlal ederek varlıklarıyla hayatımızı ete kemiğe kavuşturan tüm sonuçlar gibi beni de bir sonuç s/ay, kaderinin eşiğine kadar yanaşan.
güzel düşüncelerinden dolayı okuyan ve yorumlayan tüm şiir yürekli insanlara sevgi ve selamlar teşekkür ediyorum..
acının üstünde topal bir sancı siz isterseniz şimdi bunu Ay tutulması sanıverin. şiirlerle cenk eden bir adam gördüm ki elinde yaşadıklarından başka birşey olmayan. saygımla şaire ve şiirine.
Bu dizelerin şifresini bilen birisi olarak,sözün tükendiği ve dilin kenetlendiği yerdeyim. Ve bir şiirmde demiştim"hangi söz bir acıyı kesebilir ki"... İşte o an ve o enstantane yansıdı kareler halinde belleğin tuvaline...
Ve o acılar değilmidir insanı erdemli kılan,yazdıran...
Yinede vazgeçme sevmekten,gülü dikeniyle birlikte avuçlamaktır aslolan.
şiir ve şair ağlıyor yine...nisan ayına nazire yapar gibi...şiirle ıslandık! duygularını yüreğinin kaleminden damıtıp sayflara akıtan Şair...sen hep yaz biz okuyalım...
etkin yorum bırakıcı değilim sadece aldığımı yada beğendiğimi bildiririm..
ama bu şiirde farklılık var anlamlı ve anlamsız...ayrı bir hüzün ve kuytusunda bırakılmış dökülmeyen göz yaşı... ayları mevsimlere bıraktığımda ilk bahar ve son bahara denk geliyor ne kış ne de yaza dokunuluyor ilk ve son olan herşey çok değerli ve izi olandır... yürekte kalan izin sizi üzmemesi dileğimle..
kaleminize sağlık...
eskiolan tarafından 3/31/2009 10:19:00 AM zamanında düzenlenmiştir.
ben hep eylül ertesiydim ne vakit satırlara yüklensem kalem ikiye bölünürdü ne vakit birine seviyorum desem ertesi gün ölürdü
Aylara giydirilen sağlam dizeler, anlatımı yoğun, iç nefesi kuvvetli! Örgüsünde kopuksuz dizeler, hazin bir aytutulması sanki... Güne gelen başarılı şiir. Tebrikler Faik Bey. Şiirle...
"Ay’ın bulanık yüzünde yaşıyorum şimdi beni hiçbir Tanrı aramasın!"
tebrikler... ilk kez bir şiirini okudum... şu yapış yapış vıcık vıcık aşk şiirlerinden sonra... çok sevdim şiirini... gerçekten etkilendim! yıllar önce okuduğum genç bir şairi anımsattı bana: devrim m. dirlikyapan. bir de edip cansever'i...
Kaç tane tanrın varsa artık. Aramasınlar bari. Seni bulanlar bulmuş nasılsa.... Güzel şiirdi... Gerçekten güzel şiirdi de işte o son cümleye de gerek yokmuş aslında.. Neyse...
nedendir bilinmez faik şiirleri okuyunca insann bir yanı başka coğrafyalara düşüyor.. özlem doluyor bir tarafına..her türlü duygu hareketini düşüyorsun şiirin toprağına.. çıkıyor şairden şiir...ve sen kendi yolunu çiziyorsun şiirde şuursuzca...
hiçbir Ay’da doğdum beni içinde yalnızlık geçmeyen bir şiirin kalbine gömün
milat yoktu zaten..insanla başlamadı benim türküm..adımı yırtıcı kuşlardan..kimliğimi dağlardan aldım..ürkek olmasam o kadar yükseklerde dolaşmazdım..düyada ki en şaklaban "Şahan"dım
Annem diyordum Nisan’a gözlerimdeki yağmurla içimdeki çöle umut taşıma telaşıydım dudaklarımın çatlağına konan her damlayı yorup seraba kumlara karışan her gölgeyi sen sanıp öpüyordum emanet iklimlerden tel örgü taşırken gecelerime zebaniler bitmeyen öyküme özgürlük hayalleri gömerdim kırılan kanatlarına ışık ararken gök kubbede yıldızlar ipini terk etmiş her uçurtmanın oğlu olurdum
keşke nisan bir kız ismi olsaydı gelse bize ağlasaydı.ekşi bir yüzü vardı dünyanın..baharı tez savuşturan..Belli ki aydede ona hiç masal anlatmamıştı..yada kirvesi yoktu..
Ay düşmüş doğarken yüreğimin üstüne hangi harfe imdat çığlığı olsam başıma leş kuşları konardı tutulsam gözlerinin rengine sanki kıyamet kopardı
içimin kelimeleri bittiğinde gece başlıyordu..ulaşamadığım her sahilde..sahiller gönüllerdi belki..tuzlu sularla aşınan kayalar belki..sonunda yırtılınca gecenin hovarda yanı..yıldızları farkedince çocuk yanım..harflerini buldu..ve oraya gözlerini koydu asla kaybolmasın diye
bir cehennem giydirip çocukluğuma olmayan cennetine koşardı nerede sisli bir karartı görse omzuna bir dağ alıp eşkıya dolaşırdı güneş ne zaman bir bulutu arkasına alıp kaybolsa kendine yatacak bir mezar bulurdu
konuşacaktım şiirle..hırlanıp yalazlanacaktım..akşamdı..yalnızdım..kendim dahil her şeyle kavgalıydım..gecenin sesleri beynimi oyuyordu sessizlik diyordum illaki sessizlik..sonra kaçıp senin şiirinin akasına saklandım..başladım konuşmaya onunla ama buraya gelince sustum..yatacak bir mezar buldum..çünkü
Ay’ın bulanık yüzünde yaşıyorum şimdi beni hiçbir Tanrı aramasın!
burada beni kimse tanımazdı..herkes ayı aydınlık yüzünden tanırdı..bu şiir buldu işte..ah yırtıldı oyun haritam..şimdi kan sızar geceye insanlar utanır..
selam,saygı,minnet ve muhabbetlerimle
şahan çoker tarafından 3/30/2009 11:12:47 PM zamanında düzenlenmiştir.
Bilemedin oysa Ay, doğmuş... doğarken sen, yüreğine, bebekken ağladığına bakma çocuk o gördüklerin yaşayacakların değildi bilesin sen eylül ertesinde dolanırken, senin adına gökkubbe'de yıldız olan 'haziran kokulu baban'... ağladığına bakma kalemin ne vakit sevsen birini hep sana doğru yazılır kaderin,,,
ne güzeldi sevgimle
leana... tarafından 3/30/2009 8:08:29 PM zamanında düzenlenmiştir.
ayla güneşin arasına bie girmişler kararmış dünya ... işte öyle bir karanlıkta mı geldim ki dünyaya tutuklu oluşum ay dan hatıra zamansız bir vakittir sevdalara uyandığımda... mutlak aramıza giren olur nasılsa... ay tutulur yürek kavrulur alaca karanlıklarda.................................ezgim
neydi bu yine faik bey... şiir de ne şiir... kıskanıyorum valla .... çok güzel çok
duyarlı yüreğin hiç susmasın sevgiden yana :) kutlarım mükemmeldi
Dönüp dolaşıp ayağı kırık bir martı gibi şiirinizde duraklıyorum Şiir çağırıyor kendine Yıllanmış bir şarap tadı diyorum ben Edebiyat adına teşekür ediyorum güzel bir zevk tattırdığınız için Saygılarımla
Ay düşmüş doğarken yüreğimin üstüne hangi harfe imdat çığlığı olsam başıma leş kuşları konardı tutulsam gözlerinin rengine sanki kıyamet kopardı çok anlamlı dizeler çoşmuş yüreğinizden adeta emeğinize yüreğinize sağlık