Dostlarımızın bize gösterdiği sevgiyi abartmamız, duyduğumuz minnetten değil, takdire ve sevilmeye ne kadar layık olduğumuzu herkese göstermek içindir. LA ROCHEFAUCAULD
Paylaş
sevgili anonim okuyucularım harflerimi göz ucuyla okuyup akrep iğnesiyle dokunup güle diken satan oskarlı oyuncularım yalancı aynalarda rehberliğe soyunan satırlarıma aldanmayın sizleri çok seviyorum desem de bir ayağımın havada olduğunu unutmayın
keşke diye bir cümle kursam kendine olmayan bir pay çıkarır içinize hapsettiğiniz iç çekişleriniz toplayıp rengarenk kalemlerimi tuale çalsam siyaha bulanır gökkuşağı sandığınız kalbiniz belki de hayatı kalbini arayarak geçiren bir gezginsiniz çoktan ayrılmış cennetteki yeriniz kime sorsam adı Melek kanatlanmış günahsız bir kelebek oysa azapta duaya duran şeytana bile amin dersiniz
gözlerinizde yuvalanmış küçük bir taş parçasıyım bu yüzden bana kızgınsınız belki gece yarısı uykularınızı bölen korkunuz bir yabancının üstünde istemeden bıraktığınız kokunuz ya da illegal bir sevişle kirlettiğiniz duygunuzum bu yüzden beni yerin yedi kat dibine hapsettiniz lahza da adım cehennem beni çok sevin çünkü ben sizin en yakın sonunuzum
sevgili hayalet okuyucularım yüzümü kızgın bir çöle kalbimi derin bir göle yoran can dostlarım iki dudak arasında çıkan sözle sınırlı duygunuz her kavgada tek galiptir hep haklıyken hiçbir pazarlığa sokmadığınız egonuz aslında yeri göğü de siz yarattınız ve içinizi okşayan her fotoğrafa Tanrı diye taptınız
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Anti Parantez şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Anti Parantez şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
yorumları inceledim de yönetici olarak bir ben yazmışım. o zaman bu yorumun içinde geçen yönetici ben oluyorum ve bana söz hakkı çıkıyor sayın Belgin Ertürk
yorumunuzu okudum ve sonra şiiri baştan sona bir kaç kez daha okudum hani insanız... olur da bir yerde ( VİP, KİMLİK ONAYLI ÜYE,NORMAL ÜYE, MİSAFİR ya da herhangi bir ÜYE İSMİ) geçiyordu da ben görmedim mi acaba..dedim kendime
ama yok hâlâ göremiyorum. sayın aspendos sonradan silmiş olabilir mi öyle bir kelime vardı da... dedim
yok şiirin aslı buymuş hiç düzenlenmemiş asıldığı andan itibaren
siz neresinden böyle bir sonuç çıkarıp kendi VİP üyeliğinizle ilgili yönetime yansıttığınız ve henüz sonuçlandırılmadığı için rahatsızlığınıza neden olan şiirin çok dışında bir konuyu burada açıklama gereği duydunuz anlayamadım
ve ben yönetici olarak neye açıklık getirmeliydim de kapalı geçtim. onu hiç anlayamadım
sayın Belgin Ertürk bu şiir size mi yazıldı da bu kadar rahatsız oldunuz? evet bu şiirde geçen konu bana yazılmıştır ve ben silinsin istiyorum ..diyorsanız amenna ..sileriz.
vip'i, kimlik onaylısı, standart üyesi bir çok insan okumuş ve yorum yazmış bu şiirin altına. ama bir kişi de sizin şiire baktığınız yerden bakmamış ve üstüne alınmamış.
bu sitede hiç bir üyeye hiç bir kimlik ve hizmet için baskı, yönlendirme ve reklam yapılmamaktadır. isteyen istediği durumda paylaşımlarını yapar ya da yapmaz.
ve bu konunun tartışalacağı, konuşulacağı ya da sonuçlandırılacağı yer şiirlerin ya da yazıların altları değil, direk yönetimdir.
sıkıntınız neyse lütfen sayın ANSIZIN ile irtibata geçin
sevgili Faik şiirinin altında böyle şiir dışı bir yazışma yaşandığı için özür dilerim.
şiir yazabilme yeteneğini de kutlarım. her konuda.. aşk, eleştiri, isyan, ayrılık, cinsellik... hepsinde çok başarılı bir yeteneksin.
böyle bir kalemden böylesine dar düşünceye dayalı satırlar okumak bende şok etkisi yarattı.. heleki dün bana şiiri astıktan sonraki mesajından sonra...şimdi yazdıklarımın ne kadar haklı olduğunu bir kez daha iyi anlıyorum
bir çok yorumun altında cevap olarak bu şiirin vip lerle yada anomim yada diğer okurlarla yakından uzaktan ilgisi olamdığını defalarca vurgulasam bile kimsey derdimizi anlatamamış görünüyorum...
beni ne ilgilendirir kim vip kim anonim kim bilmem ne.. ben hayata dair insanların yaşam tarzlarına ,bakış açılarına,karakteristik yapılarına göre satırlar yazdım..toplum üzerine genel bir düşünce boyutu sundum.. ve içinde bulunduğumuz alanda toplumun oluşturduğu bireylerden oluşmaktadır sesimizi şiirle duyurabildiğimize göre çıkıp gazetelere insanların davranışlarını eleştirrecek halim bunu ancak bu şekilde yapabilirdim sizin bundan neden bu kadar gocunduğunuzu ya da üzerinize aldığınızı anlamış değilim..
sonuç itibariyle yine vurgulamak istiyorum..burada üyelikle ya da herhangi bir kişi ilgili eleştiri söz konusu değildir..böyle bir durumda isim söyleyerek açıkça dile getirecek yürekte olduğumu yakın dostlarım bilir..
lütfen biraz sitenin dışına çıkın..oradada yaşanan koca bir hayat var... hayal kırıklığı bir yorum olduğunu söylemek zorundayım.. çünkü yazan Belgin ertürk
Adı bilinmeyen bir okuyucu değilim. Anonimde olmayacağım elbette, ama merak etmiyorum da değil tabi. Elbetteki iki dudak arasından sızan sözcüklere, sınırlı sayıda tüketilen kelimeleri ekleyerek ve duygularımı da özgür bırakarak birkaç cümlemi buraya bırakmak istiyorum.
Şiir yazmak güzeldir, güzel olan şiir yazmaktır. Güzel olmayan kötü şiir yazmak değil, bunu bile bile tempo tutmaktır.
Sevmek güzeldir, güzel olan sevmektir. Kötü olmayan sevdiğimizi söylemek değil, sevgimizi yapmacık tavırlar halinde karşımıza sunmaktır.
Öğrenmek güzeldir, güzel olan öğrenmektir. Kötü olan öğrenmemek değil, bildiklerimizi anlatırken çok bilmiş gibi görünmektir.
Faik iyidir, iyi olan Faik’in insanlığıdır. Kötü olmayan Faik’in yazdıklarını yanlış anlamak değil, hiçbir şey anlamamaktır.
Bu kadar cümleyi yan yana getirmek değildir marifet, gerçek olan bir kez olsun şiiri ciddiye almaktır, şapkamızı salonda çıkarmıyorsak düşüncelere saygımızdan biliriz efendiliğimizi, suskun kalırız. Korkumuzdan da değildir.
çılgın! bak işte bu ismi sevdim!sözlük anlamına takılmadan üzerime giyeceğim sen uzun cümleler kurduğunda tehlikeli oluyorsun::) bu arada benim de ayağım yerdeydi... susmak beni öldürür..
( sayfana sık sık gelenlerdenim...bu anlamda anonim okuyucular sınıfına ister istemez girmiş bulunuyorum...sadece şiirlerinin değil profiline eklediğin müziklerin de peşindeyim...çünkü hepsi bir bütün acayip hoşuma gidiyor...bazen o harika ezgileri dinleyip dinleniyorum kendime...bu da apayrı bir lezzet...ha şunu da söylim vip üyesi de olsaydın gene gelirdim sayfana hergün...sen beni kapıdan kovsan bacadan dalardım bu sefer içeri yani o kadar diyim...aa bak şimdi niyetim oskar kazanmak hiç değil!...tıpkı bazı vip üyelerine uğrayıp yorum bırakmadan çıkışım gibi...bazen diyorum hayallah görüntülendim ama hiç sorun değil...ya anlamıyorum ki seni sevineceğin yerde bir dövmediğin kaldı...bana uğrasınlar valla anonim manonim hiç farketmez...başıma taç ederim ben onları:))))
umarım seni iyice kızdırmamışımdır...içimden takılmak geldi sana...
satırlarıma aldanmayın sizleri çok seviyorum desem de bir ayağımın havada olduğunu unutmayın .... Etkili ve gülümseten bir giriş. Hep hüzün şiirleri ve acı okuyup yazmaktan bitap düşmüştük. Gülümsetti şair. .... belki de hayatı kalbini arayarak geçiren bir gezginsiniz çoktan ayrılmış cennetteki yeriniz kime sorsam adı Melek kanatlanmış günahsız bir kelebek oysa azapta duaya duran şeytana bile amin dersiniz .... Belkide diyen olur amin diye ama yinede bu kısmın son dizesi ağır gibi. .... gözlerinizde yuvalanmış küçük bir taş parçasıyım bu yüzden bana kızgınsınız .... Göze kaçan küçük bir toz parçası bile ne kadar yakar insanın canını. .... belki gece yarısı uykularınızı bölen korkunuz bir yabancının üstünde istemeden bıraktığınız kokunuz .... Korkuları kokuları bırakanlar düşünsün artık. .... ya da illegal bir sevişle kirlettiğiniz duygunuzum bu yüzden beni yerin yedi kat dibine hapsettiniz lahza da adım cehennem beni çok sevin çünkü ben sizin en yakın sonunuzum ..... Bazılarının yakın sonu iseniz sevilirmisiniz bilmem, ki adınız cehennem olunca hiç de beklemem. Ama yedi kat dibine yerin, hapsedilmiş biri için cehennemle özdeşleşmek olabilir ancak. .... aslında yeri göğü de siz yarattınız ve içinizi okşayan her fotoğrafa Tanrı diye taptınız .... Oldukça etkili bir final. İnsan Ego'sunun nasıl büyüklük taslayabileceğini anlatan harika dizeler. Diğer bir bakış açısıyla nefsin insanı nasıl alçaltabileceğinide anlatıyor. Tebrikler.
üç bilinmeyenli denklem değil elbet satırların içine benzetmelerle sığdırılan yaşam karelerimiz.. dostlarım hep sitedeki duruşumuza yada davranışlarımızdan yola çıkarak değerlendirmelerde bulunmuşlar..şu bir gerçeçki hayat bu siteden ibaret değil...hepimiizn ayrı ayrı konakladığı farklı işlevlerimiz farklı uğraşılarımız var..ve bu zaman dilimi içinde karşılatığımız ,tanıştığımız ,yolumuza iyi veya kötü bir şekilde çıkan insanların üzerimizde bıraktığı izleri düşünerek ,uygulayarak yada red ederek bir takım sonuçların üzerinde etki-tepki sendromuna yakalnıyoruz...bu bir çerçeve sadece içine konulacak resmi herkes kendince yerleştirecektir...kimisi kral çıplak der..kimisi de sadece bir çerçeve üstelik demoda bile diyebilir...herşey fiki,zikir ve eylemlerden ibaret değilmi...
ne kadar dışına da kaçsak ta bazen kurtaramayız yakamızı tümcemize yazılan eylemlerden...beyaz diye sevdiğin çocuk zenci olur büyüdüğünde..bir de bakmışsın ki üvey babalık yapmışsın duygularına.. sonra sı mı... başka bir beyaz nokta arar kalbin..onun rengi de mat laşıncaya kadar
Her yüreğin ardında Binlerce nefes saklıdır Ve her nefes alışlar Koca bir gerçekten farksızdır Kimi bir uçurumum kenarında bekler Kimi de zavallı bir düş'ün hayalinde
Gözlerde tarifi olmayan bir özlem Sözlerde zincire vurulmuşluk Ve ortalık yerde esir olan yaşanacaklar Zamanın kıvrımlarında acı çekmekte Neden.... ?
ilginç ve bir o kadar da etkiliydi şiir.... kutlayıp kaçmak yeterli olur sanırım....dostça kalın... :)
zamanın kıvrıman acı diye işlenen periyoduk cetvelin ömrümüze kimliğimize ve nefesimize biçtiği santim kadardır belki de kovalanarak kaçıştığımız yaşam karelerimiz. nerede bir T harfi görsek boynumuza bir ip asılacak sanıyoruz
anonim kısmına eyvallah oskara aday olabilme ihtimalimi düşünebilme yetimi henüz edinmedim ama bir gün bu düşünceyi de sevebilme ihtimalimi şimdiden kınıyorum
oysa barışçıldır ellerin bilirim çeker seni aklının limanına da yarın aşka aşık şairin dilinden kelamlar döktürür havadaki tek ayağına diğeri de eşlik ederde uçarsın sevda uçurtması
ki kelebek ömrü kadardır onların cenneti an'lık melekler de günaha yenilir ve tez düşer cehennemin kucağına
illegal kirlilik kokuyor bu kalemin ucunda oysa legal isyanlarda yürek
kutlarım efendim. kaleminiz hiç eğilmesin. çok derin anlamları olan çok mükemmel bir şiirdi.
bir demet yaban gülü bırakıyorum uçurumunuzun kenarına. ayağınıza set olsun. da aman o sınırı aşmayın. çıldırmaya az kaldı :)))))
sevgilerimle
Nesrin Akalmış tarafından 11/24/2009 5:15:20 PM zamanında düzenlenmiştir.
şimdi çıldırmak içten bir telaşın ayağına dolansa kendini yalandan bir uçuruma atar yürek... oysa bütün günahlar kendine bir sevap kazandırmak için işlenen bir cinayetin çekilen tetiğiydi.. hangi kelebek üç günlük ömrüm diye renklerini pazara çıkarır ki ama gerçek melekler omzuna bir merdiven dayayıp gözlerine döşediği gökyüzünden gülümsüyor
ben isyanın adını koyacak olsaydım çok daha büyük bir olaya koyardım. anonim okuyucuların her hangi bir durumu veya modu bir şairi niye ilgilendirir ki.
burası dünya,kabuksuz meyvelerinin tatlandırılarak önüne konulduğu yer. yersin veya yedirirsin.Aslolan o yalancı meyvenin içindekini görmek,zaten görüyorsan ya şairsin veya bilim adamı. ben sevgili Faik kardeşime ona bu denli bir şiiri yazdıracak kadar önemli bir unsurun olduğunu düşünmüyorum.Belki de şiiri yanlış anladım ama bir kaç kez okudum.Haksızlığa,adaletsizliğe ve yanlışlara en büyük kavgayı verenlerden biri olduğumu düşündüğüm için Faik i de anlıyorum,ama başka yerlerdeki yanlışları da görüp suskun kalındığını da biliyorum.İllaki insan kendinde hissettiği ama aslında başkalarına da olduğunu gördüğü bir takım ikiyüzlülükleri gördüğünde reaksiyon veriyor.
Şiir toplumsallaşamayan bireyselliğe doğru kaydıkça,üzgünüm ki ve malesef ki şiir, üstüne bayramlıklarını giymiş bir çocuktan öteye gidemiyor.Bir şaire ne yazması gerektiğini asla söyleyemem ama Faik gibi,parmakla sayılacak kadar değerli bir şairin şiire hakkettiği önemi vermesini bekliyor ve umuyorum.
erken kaldırılmış bir cenazeden seslenen bir ölünün bağıra bağıra anlatamadığı cümlelerin karanlığa gömüleceğine isyanıdır diyelim.. say ki düşük yapmış bir gebeliğin anne zihninde bıraktığı olmak ya da olmamak arası bir kızgınlık-kırgınlık-dağınık düşünce haritasıyım.. hangi çadıra misafir olsam bir lamba kelebeğine eşlik eder gözlerim.. belki bu yüzden hep üç günlük yaşarım
herkes şiirden alması gerekeni almalı.. sırrı şiirin içinde şairin belleğinde barınıyor mutlaka
okuyucu olup olmadığınızı nerden bileyim. doğru ya... hayalet okuyucular...
üstelik Vip de değilim hani..
bir iz bırakın da sevdiğinizi yada sevmediğinizi anlayayım..
en azından kendime ve ya başka okuyuculara bir yol araladım şiirde deyip çekilmek en iyisi ; ki şiir mükemmel ifadelerle vurmuş muhattaplarının gözüne gözüne...
gel arkadaş gel, benden değilsen bile.. tartışalım neyimiz eksik neyimiz fazla bak bu topraklarda yaşamış o Hazreti Mevlana
kimsenin uzayan burnuna ya da sırtındaki kamburuna lakırdı eden mavi bir dev değilim... aynı cümlenin özeti aynı finalin akibetinde yoğrulan bir deliyim anlaşılmayan bütün sözcükler bundandır sadece
aslında yeri göğü de siz yarattınız ve içinizi okşayan her fotoğrafa Tanrı diye taptınız
bir yabancının üstünde istemeden bıraktığınız kokunuz ya da illegal bir sevişle kirlettiğiniz duygunuzum bu yüzden beni yerin yedi kat dibine hapsettiniz
entellektüel ve farklı bir soluk...
işte edebiyata eser kazandıran müthiş bir kalem işte...
bir keşkenin içini ben doldurayım..madem şiirin içinde böyle bir imtiyaz hakkı geçiyor keşke sizin anlayışınızla edep diye geçen satırlara edep/sizce sıfatlar yüklenmese ve şiir özgür kalabilse...
insan vip olunca tabi böyle sorunlar da yaşıyor:) bak ne güzel vipim yok derdim yok...kim okumuş, kim okumammış bilmiyorum. yorum yapanlar amenna.. ama güzel bi konuya temas etmşsin nedir ki bu...ben faiğe küsüm, hımmm onun şiirine girip okumayayım, adımı görmesin. ee meraktan da çatlamayım en iyisi ne yapayım şifresiz girip anonim okur olarak görüneyim... bu insanların bence ne insana ne de şiire bir parça olsun saygısı var. dostluk başka, emeğe saygı başka...
şiirselliğie ayrıca hayran kaldım..iç sesler, yakalnılan kelimeler ve duygu son raddedeydi. kesinlikle başarılı bir kızgınlık:)
sitede duruşunu, kimliğini, kişiliğini ve o dost canlısı tertemiz yüreğini çok iyi bilen biri olarak söylüyorum ASPENDOS iyidir. özü sözü birdir. senin aldığın eleştirileri ve sebbeplerini de çok iyi biliyorum. çoğu asılsız, çoğu yersiz... ki vakti zaanında ben de eleştirmiştim. ama herşey saygı çerçevesinde, her şey bi anlayış penceresinde güzel. kimse kimseyi pohpohlamak ya da her yaptığını takdir etmek zorunda değil tabi...
buna rağmen, sne benim her yaptığını saygıyla takdir ettiğim canımsın.. iyi ki varsın
iğne-çuvaldız hikayesine dönmüş bu şiir..ve sessizce yol alırken sessizlikte boğulmuş..
söylemleri eş tutarak yola çıkılmış bir çalışma..herkes kendinden bir parça bulur yazılanlarda...kimi öfkeyle döner geldiği yere, kimi salya sümük çıkar nakşedilen duyguların içinden..kimi de burun kıvırır duyguda geldiği yere...
ama hiç kimse almak istemez kendini tii ye...hiç üstüne giymez o karanlık elbisyi..oysa o elbise ona biçilmiştir sanki..
duygunun kıvrak ritmine yada sunduğu aşk iksirine kocaman bir EVET der de o elbise olmaz nedense üzerine..hep en pzitifidir hüküm sürülen hayatın..hep en garibanıdır hayatın sunduklarının...bundandır çoğu zaman sessiz geliş gidişler...bıyık altı tebessümler zaten ilişiverirler bir kenara..görürüz biz onları...her ne kadar saklanmaya çalışsalar da..
haaa.bir de başka boyutu olabilir mi dedirtti şiir..yoksa yanılıyor musun sevgi...acaba bu söylem sadece şaire mi aitti..hani devrilmiş krallıklar bırakırız ya hep arkamızda..böyle bir isyana mı kalkmıştı şair aslında..
dedim yaaa..herkes kendi cephesinden bakar..herkes kendi elbisesini giyip gider bu mekandan..biz ne yaparsak yapalım...odur ona yakışan...
yine ustaca oynamış şair kelimelerle..ve bunu ustalıkla yapıyor çok çalışmasında..bu da onlardan biri gibi geldi bana.. ben de bana olan elbiseyi giydim ve gidiyorum...ötesi mi..şairden yana...
sevgiler Aspendos......iki şeyi demeden edemeyeceğim..
biri ilişkilere dair bir devrik cümledir bu şiir.. diğeri bıraktığımız krallıklara dair...her halükarda devrik cümle...çok sığınağını, çok sırrını içinde barındıran...
her şekilde de açık yürekliliğin takdire şaya..ben sevdim şiiri...kutlarım..
Sevgi Kaya tarafından 11/24/2009 3:22:54 PM zamanında düzenlenmiştir.
bu değil midir zaten hayatın sundurmalarında eyleşirken rüzgar alır bir yanımız da çıkmaz gıkımız.ondandır bazen baldıran acısıdır dilimiz.her tuzak bilir avını.seyranlık yolculuklarda alır o tavını.uzanmayan elde meded yoktur Aspendos.kıçı kırık bir çıkara meyleden de el vermez çünkü.. ondandır kusurlar hep bir simle örer kendini. sağlam bilek çalacağı kapıyı, sağlam yürek bir bayram sabahında duracağı kıblegahını bilir genç adam. külü yutmak değil külden doğmaktır erdem..başımıza vura vura öğretti bunu hayatta ki satır aralarımız.
hissederiz büyüktür, mayınlıdır şairin görüş alanı..yine de insan yanına dolanır ayaklarımız...duyulur ne etsede yüreğindeki sevecen nabzı..
dil yanığı geçer dostum..yürek yanığına dolanır hayatın hası..işte o zaman silinir tüm yaşanmışlıkların kiri, pası.. o yangına bedel biçmeye kalkma..aldatıyor hayat adamı..
( güzel oluyormuş böyle yaa..iyi antreman yaptım akşam akşam..:))eyvallah Faik..teşekkürler dostum..:)))
Tatlı dillin zehrini tanıdın mı hiç Ve tebessümlerin ardındaki o korkunç fakları. Ya da sözlerinde hazineler taşıyan yüreği köhne, kusurlarla inşa edilmiş bedeni yapıları bilir misin, Tanıdın mı hiç basitçe düşkünlüklerde secdeye kapanmayı kendisine hayat felsefesi edinenleri. Ya da ben kül yutmam derken kocaman dağları yemekten aç ve sefil dolaşırken avazının hiç duyulmayışını kaç kez yaşadın. Öz söylemenin de öncesi, hayatı tanıyarak yaşayanın bir şeyden bir kez inler ve bir kere dili yanar, yüreği tutuşur.
Şiirin kalemiyle hakikaten kavga tablosu çizeceğim az sonra. Sonra dur önce diyorum elime ,
" belki de hayatı kalbini arayarak geçiren bir gezginsiniz "
aynen de böyleyim sözü edilen ya da hiç edilmeyen anonim ya da anormal okuyucu olarak. İtirazınız mı var pardon ? Karışmayın kalbimize. Diliniz ancak kendize lawo ağrıtma başını - bana da kızma bu oyuna girdim diye ben atacağım harfi öte taraftan geleni yakalayacağım as böyle dedi-...
"bu yüzden bana kızgınsınız "
öfkenin verdiği bir ruh hali midir bilemeyeceğim ama deli bir ruhla okuyorum şiiri. Şiir sadece şiirdir diyenlerdensen daha bir çekeceğin var kalemlerden. Şu aldığım dize. Eh be aspendos ne de güzel izliyorsun okurları vallahi de bir sinirliyim bir kızgınım ki kalemine hele bir şiir vardı geçenlerde sayafna gelip de gördüğüm. Adı ayrılık mıydı hatırlamıyorum ama " a y r ı l d ı k" gibi bir kelimeyi hatırlıyorum ve nasıl ağlayacağımı şaşırmıştım. Hayırdır ne yani ayrılamaz mı bi şair birinden bir şeylerden ya da kaleme günah mıdır öyle yalanlar? Evet bu tabii bir durum hiçbir şey diyemeyeceğim ama senin hakkın yok gözümde buna. Onun içindir ki,
" ben gerçekten kızgınım sana "
bir de Ah Esma olmasa yatacak yerin yok buralarda...
Şimdi aspendos' a yol vermek gerek. Çok da üstüne gidilmemeli insanoğlunun ki zaten yetiyordur herkes kendine...Şimdi desem ki bir şair böyle bir şiiri nasıl yazmış ya da ne anlatmış da bakalım varabilecek miyim bir yerlere..
Düşünüyorum, düşünüyorum -düşüyorum-...
Bu derece harflerin çığlıklarını konuşan bir şiirde mümkünü yok ki yazayım da şiir olsun gibi bir düşünce olamaz kalem elinde. Hayır bir de öyle bir şey var ki korkudan titriyorum sanki. Ha nedir ben ömrümce tek insandan korkmuş değilimdir ve burada da öyleydi sözde ama vallahi de korkuyorum. Ne istedin okurlardan....
"güle diken satan oskarlı oyuncularım "
bize oskar da mı verildiydi. Kaçırmışım herhalde af buyur .( bize gibi ifadelerim var ama kimse zannetmesin ki biz'i kullanmıyorum. Kullanmak derken harfleri buraya yazmak değil kastım kimse kendini görmesin)
" sizleri çok seviyorum desem de bir ayağımın havada olduğunu unutmayın "
bak sennn...
Şimdi kıymetli kalem şöyle bir bakarsak hakikaten kutlamaya değer bir şiir . Konuya hakimiyeti sağlaması zor olacaktır okurun burada. Fakat parçalı parçalı olmasına rağmen mevzu kendine has duruşuyla ve buna bir de imgeleme sanatını katarsak ciddi anlamda başarılı demekten de kendini alamayacaktır kimse. Özellikle de dikkatimi çeken şu oldu. Bir kızgınlık resmi böyle de çizilebiliyor görün hani demek gibiydi. Kimse küfürle tahta oturabileceğini sanmasın. Böyle dalga geçip dalgaya vurulmak da pekala bu işi çok güzel gösterebiliyor. Ben en çok buna vuruldum. Neden mi ?
Sanatsız küfür yoktur dilimizde ...
bunun için işte.
Misal,
"yalancı aynalarda rehberliğe soyunan
ve,
oysa azapta duaya duran şeytana bile amin dersiniz "
yok böyle bir şey...
Bazen böyle şiirin kendini kaybettiğini gördüğümüz bu yüzde kalemlerin de kendilerini kaybettiklerini görüyoruz. Hani tamamıyla şuursuz adımlar. Bir sonraki kelimede bir önceki kelimeyi unutup bununla da yetinmeyip ömrünü de unutup başa sarar kendini habire. Oysaki düşünmenin de yolu olmalı. Öncen yoksa sonran hiç yoktur. Yorulma. Buna burada değinmemin sebebi kelimelerin güzellikleri idi. Sanat mı diyorlar benim bilmediğim türden belki de hiç bilemeyeceğim türden bunun adı o işte. Ha var gibi de mi göründü bir iki kelimede. peki sorayım hatırlayanı var mı tekrarlısını gördüğü mahalleyi ? Ha yok mu işte benim dediğim de bu idi.
Genele konuşmak - biz,siz- zordur. Cesaret ister diyemem sadece aklı zorlamak gerekir. Şiir içinde bunu yapıyorsak büyük bir risktir sırtlandığımız. Beni çok seven bir okurum var da ona hiç olmadığı olduğunu söylersem o artık ben de olmadığını düşündüğümde olduğunu gösterir. İyi de okuyucuya konuşmuyorum Havin ne delirdin böyle diyebilir kalem. Sonra derim ki Sevgili aspendos,
" keşke diye bir cümle kursam kendine olmayan bir pay çıkarır içinize hapsettiğiniz iç çekişleriniz toplayıp rengarenk kalemlerimi tuale çalsam siyaha bulanır gökkuşağı sandığınız kalbiniz "
buradan harflerle çizdiğin tuali görüyoruz. Yağsız boya var - anladın değil mi - . Cümle kelime ya da dize adı her neyse şiir inşası için kullandığımızın bunu yaparken gerçekten uzak düşmeden yalan söylemek gerekir. Gerçekten uzak düşmeden . Yalan gerçek olur mu ?
-YÜRÜMEYİ BİLİYORSAN NEDEN OLMASIN...
Bu bölüm için hakikaten kutluyorum aklım lise yıllarıma gitti. Keşke pazarları geldi aklıma edebiyat öğretmenimin dillendirdiği bir olayla. Biz bunu en çok kendine yakıştıranlardanız...
-boncuk taktım sözüne-
" kime sorsam adı Melek kanatlanmış günahsız bir kelebek "
sonra elimdeki çekiçle bu harflerin kafalarını yarıyorum.
Şiirde şair konuşur hani olağan bir durum ve de ayrıca bildiğimiz durum. Ama bir yerde şiir konuşuyor dedim sanki. Dilsiz denilen bir şiir dünyanın harflerini yüklenmiş sanki ve kızıyor yürek dolusu öfkeyle ama hala ve hala kırılabilecek bir halde..
" gözlerinizde yuvalanmış küçük bir taş parçasıyım bu yüzden bana kızgınsınız belki gece yarısı uykularınızı bölen korkunuz bir yabancının üstünde istemeden bıraktığınız kokunuz ya da illegal bir sevişle kirlettiğiniz duygunuzum bu yüzden beni yerin yedi kat dibine hapsettiniz "
burada kalem azad ediliyor. Ya da çektim istediğim tarafa çünkü kimse bu kadar incelemez sadece şiir kendine yakıştırmayı bilir böylesini..
" aslında yeri göğü de siz yarattınız "
Ama yazık ki şiir bu kadar kızgın olabilir demeyeceğim ve yine kalem kalkan arayacak gelen taşlar için..
Bir yerde bırakmak gerek acısını da tatlısını da muhabbetin.
Okuduğum hakikaten günümün en başarılı şiiri idi. Kelimelerin noktalarıyla oluşturdukları ahenk deryasına hayran kaldım. Bir de bir melodi duydum ki hiç değmemek gerek. Ama şair hakkını vermiş şiir'e şiir'in .
Çok daha iyilerinde ve çok daha deli boranlarda şiir' de görüşmek dileğiyle.
Şiir güzel dedim hatta günümün şiiri dedim ama sen onu bu muammalığın yüzüne çakılan damga gibi gör ve en giz'im dediğim o şiir benim bağrımdan nasıl sıyrılamıyor ve nasıl kaçamıyorsa benden -belki de ben ondan kaçamıyorumdur - işte her neyse bu nasıl oluyorsa senin bu şiir de en güzel tokattır muğlaklıklara ya da onlara ya da bana ona buna. Bahse var mısın böyle olmadığına ?
Benim böceğim ya da kurdelam olsaydı takardım ama böcekleri hiç sevmem sonra artık öyle kırmızıları takacağım saçlarım da yok başıma yakışıyor diyip buraya da yakışacağını hayal edeyim ki ben daha akıllıyım
" boncuk taktım alfabe erkanına"...
Ve en sonrasında aspendos,
bir yere gidiyorsun değil mi ?
peki cadde ortasında sen gibi kaç kişi yürür ?
düşündün mü hiç ?
biliyorum bu sorunun cevabını - bir,iki,üç ve bunun dördüncüsünü görmek güç- . Sonra zaten öyle olsa sen yorulursun çünkü o ipte yürürken kendini değil yoldaşlarını düşüneceksin değil mi ?
bırak abi dikkat edeceğin üç adamın olsun has olsun.
Yorumda göz kaydırasın dedim öyle istedim ama bundan gayrısı da yok benim kalemimde...
Ne yapmalı, muğlâklıklar ve kinayelerin gecelerinde bırakıp yormadan ne yapmalı.. Yıllar önce bir şiirin kulaklarına; “giz diye bir şey yok Devşirilen samimiyettir”diye fısıldamıştım. Muğlâklık diye bir şey de yoktur. Yarımlar, kusursuzluğunu ilan ederse ve birikirse anlatılmak istenenler, muammalar; zaman israfından korumak için şu hayatı, atasözlerine benzeyen ibarelere saklanır..
AYNLIŞ ANLAŞILMAK DÜNYANIN EN TEHLİKELİ ŞEYİDİR...
ŞUAN BUNU YAŞIYORUM...
BU NEDENLE YAZDIĞIM YORUM TARAFIMDAN SİLİNMİŞTİR...
belginerturk tarafından 12/2/2009 8:44:01 PM zamanında düzenlenmiştir.