Bu yola yorgun çıkılmazbu yola yorgun çıkılmaz; önce dinlenmem gerek derin bir uykuyla başımı babamın mezar taşına dayayarak yaşlı anamın yaşmağını bastırarak göğsüme önce uyumam gerek kıyasıya! kar kanatlı güvercinlerimi uçurup yağmur yeleli atlarımı salmalıyım yaylalara; orucumu bozup yüklenerek günahını omuzlarıma sonra çıkmalıyım yola… bir tebessüm borcum var komşu kızına onunla da ödeştikten sonra… ve gözyaşlarımı çeken yastığımla şarabımla sigaramla helalleşip, hasmımla hesaplaşarak… kusarak her şeyi; gözlerden içtiğim sevgiyi ihanetin burukluğunu sevme huyunu… gecelerin iri memelerinden emerek beslendiğim ak sütü; tunçtan olan şafakları kayan yıldızlara gönderdiğim dileklerimi sevda örgütünü ve bileklerime takılan kelepçeleri bir de rüzgârın ıslığıyla gezdiğim sokakları bir de beni… bir de seni unutarak… bu hayattan topladığım her şeyi yerine koyarak kimseye borçlu kalmadan; yaşama minnet kendime ihanet etmeden geldiğim gibi gitmek isterim ben! son yolculuğa yorgun çıkılmaz ardına da bakılmaz giderken! ömer nazmi |
Yine bir Ömer Nazmi klasiği ve şaheseri okudum sayfanızdan sağol varol.
Yaşama borçlu kalmamak,kendine ihanet etmemek, çıkarken yola ardına
bakmamak ne güzel duygular ve ifadeler sağol varol.Saygılarımla.