An Sarhoşu
bıldırcın sürüleri gibi gel
doldur bütün takvimlerimi fırsat vermeyelim zamana yalnızlıklarımız da sevişsin yatağında tutkularımızın gözlerim halsiz güneşin saçlarındaki şavkını görmeyince şimdi nasıl yanmasın kalbimde bozkırlar nasıl dondurmasın akşamdan kalma böğrüme saplanan bu sıcak incecik kollarında olmak keskinliğimi orta karar olmayı sadece ölmekte becerebiliyorum yıkılmışlığımı beklerken yedi dağın hasedi toprağın endamına bir senin yürüyüşün uyarlanabilir adımlarını karatopraklaştırsan diyorum sensiz götürülmesem sularım acımış yabanım bulanık gömülmek istemiyorum adımlarının değmediği hiçbir yere gecelerimi sabahlara bağlayan tek kemane taksimi sensin ve yalnızlık hep beni hazır bekletir ömür zulasında uzun yağmurların bulunmaz harcıyım sanırım yalnızlıkla senin aranda bir yerde bulutları kan çanağı bir süreç kurbanıyım bu kadar çağcıl ve aynı zamanda bu kadar tüm zamanlı kim ki ve ne ki hırpalasa seni sırlı esrik düşünmelerimi kıt ve yolsuz yolaksız havalarıyla küçülür karşımda günahlarıyla barışık yaprak dökümü tutkulu dalgaların aksiliğinin nedenini bilmeyen o kör usturalar elimin tersiyle ittim bil tekmil yaz taklitlerini azrailin başını ağrıtan şu sensizlik sürecekse sonsuzdan bir milim daha ileri bir cellat kadar soğukkanlı samimi kış kıyamet isterim kömürlüğümde tonlarca bakışın yıpranmasın isterim hiçbir üşümem is dolu yoksul donmalara razıyım eğer bu bir molekül an da olsa durma bahanem olacaksa göz bebeklerinde "pencereden izleyeni olmayan yoksul ve kederli gece bastırmaları gibiyim baskın ve de/ama yapayalnız" daima sana gülümsemeye göz dikerim kaskatı gül kokularınla bozguna uğradığım peşinden uyumak korkuları çektiğim uzağının uzattığı zamanı su gibi tüketerek sızdığım yolcusuz yollarına düştüğüm an sarhoşuyum gölgen de yitmiş dolayımdan olsun akrep kadar sinsi ve sessizmiş haricimdeki göç ve firar olsun yarı açık kapılar olmuş durak yerlerim olsun söz dinlemez gri ağıtlarla kıpır kıpır katıksız ağlıyorum olsun... ışığın yanından bile geçmediği bir karanlıkta nasılsa artık bir gölgesin göğsüme oturan boğazıma çöken sulu şakası sayamıyorum bunu herhangi bir karabasanın sen apansız ve kızgın bir tığın turuncu dokunması saatlerime "an sarhoşuydum ayıldım apansızlığınla" kağan işçen |