Dorian Gray Portresi
dünyanın ağırlığı bir birim skalada
tiftik tiftik ateş çıkarıyor bütün halde yutuyor beni durmadan yürüterek komşu çiçeğin saksısındalar yere düşen ayçekirdekleriyle hemşire iğneleri ve bıçaklı soygunlar hep aynı yere batıyor yüzüm yüzüne etim kemikle siyanür bile çıkaramaz beni burada kıyısına yanaşırken entarili gemiler erkek dersin sen kendini bilemezsin dünyanın ağırlığı yüzde yüzüme içeri geçiyor biliyorum deniz acı dersen bekliyor yara dersen deniz |
Güzelliğin gölgesinde kaybolan bir ruhun hikâyesi...
Gençliğin aynasıydı Dorian’ın yüzü,
Portre taşıdı onun her bir sözü.
"Keşke," dedi, "zaman benden uzak dursun,
Portre yaşlansın, ben hep genç kalayım."
Bir dua gibi yükseldi dileği,
Zaman dokunmadı ona, hiç değmedi.
Ama portre, ağır yükle soldu,
Ruhunun çirkinliği çerçevesine doldu.
Lord Henry fısıldadı kulağına:
"Zevktir yaşam, ne varsa anında!"
O andan sonra Dorian hep aradı,
Güzellikte saklı, kaybolmuş anlamı.
Sevdaları harcadı, dostluğu soldurdu,
Bir bıçak gibi vicdanını durdurdu.
Her günahta portreye bir çizik attı,
Yüzü güzelken ruhu karardı.
Bir gün geldi, aynaya bakamaz oldu,
Portresiyle yüzleşti, korkusunu buldu.
"Yeter!" dedi, "Bu zulmü sonlandırayım,"
Ama bıçak, onu portreyle yaktı.
Sonunda yerde yaşlı ve çirkin bir beden,
Portre duvarda, genç ve güzel yeniden.
Ah, Dorian Gray, ah ruhun yitimi,
Güzellikte saklıydı kalbinin çöküşü.
Ders olsun bu hikâye hepimize,
Ruhun güzelliği saklıdır özümüzde...
(MTÜ)
Anımsattığın için teşekkürler...