CANIM BABAMA
Dudaklar kurudu, soldu yanağı,
Bir derin uykuya daldı gidiyor. Hayatla büsbütün kopuyor bağı, Kendini yokluğa saldı gidiyor. Bembeyaz sakalı, nur gibi yüzü, Kirpikler kapandı açılmaz gözü. Tek tek vedalaşıp ağlattı bizi, Herkesten helallik aldı gidiyor. Uzanmış yatağa boylu boyunca. Akın akın geldi dostlar duyunca. Seksen iki yaşı tamam olunca, Ecel kapısını çaldı gidiyor. Ölüme hazırdı hayli zamandır. Yükü hafif tuttu, azık tamamdır. Atı eyerlenmiş, yola revandır, Dünyada ruhsatı doldu gidiyor. Hazin hazin seyre daldım sonunu, Eskitmiş zarfını, yırtmış pulunu, Kullananda gördüm Dursun kulunu. Dünyadan bağını yoldu gidiyor. Senelerde yordu, bizlerde yorduk, Ona da “Rahmetli” damgası vurduk. Çaresiz seyirle, başında durduk, Son nefesle rengi, soldu gidiyor. Veren Hâl lak çekti kudret elini. Lâl eyledi söyletmiyor dilini. Üzdü tak atını büktü belini, Kaderin hükmüne güldü gidiyor. Gece matemini dağıttı fecre. Şu teninden canı başladı hicr’e. Varlığı bir daha dönmemek üzre, Bu fâni cihanda öldü gidiyor. Ne güzel ayrılık yerli yerince, Gıpta ettim şu hâlini görünce, Muvakkat mühleti sona erince, Mukadder yerini buldu gidiyor. Ya Rabbi bağışla garip atamı. Ona kolay olsun yolun hitamı. Umarım cennettir asıl vatanı, Dünyaya misafir geldi gidiyor. Münker Nekir gelse, sana ne gamdır. Beka bulmak lığın, kalbî duamdır. Allah’tan dileğim, sonsuz selamdır, Ömür iklimini deldi gidiyor. Sayfalar dürüldü koydu noktayı. Dünya sofrasından kesildi payı. İncitip üzmeden Dursun babayı, Azrail canını aldı gidiyor. Sene doksan yedi on dört Haziran, Cumartesi günü elveda babam, Sabah ezanıyla, son nefes tamam, Doğup, yaşamıştı öldü, gidiyor. Vücudu fânisi, son defa yundu. Kefene sarıldı, sala okundu. Oğul Yaralıya efkâr dokundu, Dostlar, namazını kıldı, gidiyor. 14.06.1997….Mustafa YARALI |