Aldırma ey gönül, gönül aldırma,
Sahillerde gezde dibe daldırma,
İsyan bayrağını hemen kldırma.
En ağrılı derler, hüzünde geçer,
Dün nasıl geçtiyse bu günde geçer.

Felek değirmenin dönsede sana,
Hak nasip etmedi ununu bana,
Kıyametler kopsa kıtlıktan yana,
Yağında balında tuzunda geçer,
Dün nasıl geçtiyse bu günde geçer..

Bilinmeyi sevmiş, bu nasıl sevda?
Kahrını hoş etmiş, lütfundan evla,
Bir köprü kurmuş ki hazreti mevla,
Cücelerde geçer, uzunda geçer,
Dün nasıl geçtiyse bu günde geçer.

Ey gönül nerede ninenle deden?
Bir anlık zevkiyle seni var eden,
Gün gelir toprağa karışır beden,
Kabuğun kırılır özünde geçer,
Dün nasıl geçtiyse bu günde geçer.

Mihnet illerinde yuva kurulmaz,
Gidelim sevdiğim burda durulmaz,
Zaman akıp gider zincir vurulmaz,
İlk baharın yazın, güzünde geçer,
Dün nasıl geçtiyse, bu günde geçer.

İlahlık etsede firavun dine,
Karun kadar zengin olsanda yine,
Yinede doymuyor muhteris dine,
Dağda çoban olsan süründe geçer,
Dün nasıl geçtiyse bu günde geçer.

Önünden ardından, sağından soldan,
Köre görünmeyen tarifsiz yoldan,
Kimin ne farkı var, her hangi kuldan,
Peygamber olsanda ününde geçer,
Dün nasıl geçtiyse bu günde geçer.

İtibar paraya, servete mülke,
İltimas zengine, iltifat kürke,
Böyle yönetilir, hemen her ülke,
Ağaya paşaya sözünde geçer,
Dün nasıl geçtiyse bu günde geçer.

Hay’ı bilmeyenler çeksin halayı,
Bizim yolumuzdan geçer alayı,
Deli nerden bilsin derdi belayı,
Onlardan bayramda düğünde geçer,
Dün nasıl geçtiyse bu günde geçer.

Yoksulluk çetindir, muhannet yaman,
Kimseler çatmasın aman ha aman,
Kıtlıklar kapıyı çaldığı nzaman,
Katıksız ekmekle öğünde geçer,
Dün nasıl geçtiyse bu günde geçer.

Muhannet okları vurduysa eğer,
Yaralı yasşamak ölmeye değer,
İnsanlık bonoyla tahvilmiş meğer,
Elden ele gezen düzünde geçer,
Dün nasıl geçtiyse bu günde geçer.

Bu dünya fanidir bilmez ki fani,
Kendisinden önce gidenler hani?
Yaralı diyor ki son cümle yani,
Şöhretin, nişanın, ününde geçer,
Dün nasıl geçtiyse bu günde geçer.

11.10.2017...Mustafa Yaralı