Gidişin Sularısavrulur yaz özlemler yangını tadın üzerimde ormanlarım boğuk bana bıraktığın bu son dal parçasıyla gidişin sularında duruyorum ayakta kentin son ışıkları yalarken yüzümü kirpiklerin yalan söylemezdi oysa ve yokluğun silinmezdi hiç anlamımdan tanımam imkansızlığını savaş açtım bütün ordulara bütün cephelerinden geçtim tarihin ve sana sakladım artakalanımı şimdi ellerimi kalbimin üstünde tutuyorum beni öldürmeye kaçmasın diye bakışların yaramaz bakışların sen...baş edemediğim fırtına ömrüme ömrün lazım kendini kendine götürebilirsin yeter ki bana serüvenini getir öykünle bin kere avunur çocukluğum çocukluğumla ölürüm ’yıldızları sıkıca tembihledim doğmasın hiçbir ışık bu gece düşünmek istiyorum yanağından nasıl öptüğümü’ özverili bir sakınmaktı bu seni gözlerimden acılarım gençse ben de gencim diyerek arşınlıyorum göğsünü bulutların bacalara dokunmasın ellerin kıskanırım tatlı mı tatlı laciverdiyle gözyaşların doluşsun sadece benim saçlarımla siyah koluma değdi uyuştum yağmurlu gri sokaktaydım evlerle konuşmayı kestim ah! ... perçemin geldi de aklıma parçalandım aynasında yola alışmamış suyun aksinde acıyım ufff pasaklı güzelliğine yetişmek için farklıyım an be an her salise ayrı bir keşif sende gözlerim biçim biçim kendimi tanıyamıyorum kar yağışlı bir güneş gibisin kavurucu bir yağmur gidişin sularında alt üst oldum sırıtıyorum ağlayarak çoraklığına beni sevmeyişinin hoşçakal bağlamamın içli kırık ezgisi uyum sağladın sen gündelik hayata bense hala tarihleri atlamakla sabıkalı genç acılı şairselliğim şair değilim ama asla aşığım anla/sana senli benli içerikli közümde ilkyaz şarkıları yorgunluğu sevmiyor yanıp tutuşuyorum evren ara nağmem yaaa bilir misin kilim desenli değilsin ki artık uyuyayım üzerinde seni düşleyişlerimin Kağan İşçen |