TETİK BAĞI
ben öldürmesem kim öldürecek beni günüm gelmeden/
aklıma bile gelmiyordu, elime hiç almadığım namlusu çivili mantar tabancasını intihar etmek için dayamak tertemiz şakağıma … çünkü denizlerimi yeni boyamaya başlamıştım, masmaviye ve daha seni tanımamıştım bile, nasıl niyetlenirdim ölmeye yarın aynı kırlardan çiçek toplarken sen, tabiat bilgisi dersine biliyordum benim ismimi yazacaktın bir yerlere, sarı defterine …. bir sevda böyle başlayacaktı, masumiyetten titrerken, çiçek kokulu çocuk elleri. * aklıma bile gelmiyordu, ne renktir radyasyon bulutu yağmur olup yağmadan önce korkulu bakışları tanrı vergisi, çocukların gözlerine … çünkü bu en uzak ihtimal demekti, kimlerse kapıları kulak yapan sanıyorlardı ki bir kır gününde, bütün çiçekler kopacak dalından sanki sen yolunu değiştireceksin de, elin boş dönerken kırlardan ben boşuna arayacağım sarı defterinde ismimi, bıkıp usanmadan …. yanılgıları devam edecekti, hiç hesaba katılmadığından sevdanın içindeki atom. * aklıma bile gelmiyordu, zamanlar karışacak birbirine ve rotanın ufuk çizgisi silinecek dalgalar çektikçe içine, boyası damlayan gökyüzünü … çiçek toplayan çocuklar, tabiat bilgisi dersinde karşılaşacaklar titreyen elleri değecek birbirine, atomu yürek de patlatacaklar atmosferin içi dar gelecek, alev olup daha yukarıya fırlayacaklar öyle bir gezegen bulacaklar ki, kırlarında yeni çiçekler açtıracaklar …. rengi solmayacak boya var mı, denizler ve gökyüzü ve yeni keşfedilmiş gezegen gibi. * aklıma hala gelmiyor ki, ölümsüzlük iksiri gibi havamı dolduran saçlarının kokusu varken ölmek için bir bahane yaratmak, ellerin ellerimdeyken … sabah güneşinden masal olup doğmuş, her günü ayrı okumak papatya fallarının cevabı olacak, çocuksu kahkahalar atarak üç yönüme ilave dördüncü sen, tam karşımda gözlerine bakmak ah canımın içi işte bunun adıdır, ölümü akla getirmeden yaşamak …. yarın diyorum, sonra daha çok yarın, ve anlamını yarının, bulup arasından çıkarmak yıldızların. /sen yaşatmazsan kim yaşatacak beni yıldızlarım tükenmeden/ Cevat Çeştepe |