SÜRGÜNÜN...
Karanlık suratlarıyla geceler
balyoz gibi iner beynime sanki kıyamet kopmuş atılmışım cehenneme Ooof ! çıkıyor ağzımdan derin nefeslerimin nakaratı İçtiğim sigaraların sayısı yüz kızartıcı... Ben acısam halime acımıyor ki zaman Nasıl kalkar bu moloz bulamıyorum derman Burası sürgün yeri ve bitmiyor işleri İstirahat vakitlerinde tekerlekli sandalye düşleri Tüm hareketlerime sinmiş bir isteksizlik tahrip tanelerinden devşirilmiş bir koku Fark edilmez zannedilen ama aşikar sığınaklar düzensiz ve kirliler Bulanık suda oltaya takılmış balık Benim gibi... Kaçamak bakış benzeri bir gelip bir gitmeler senin gibi... Camları sarmış sarmaşıktan kalın siyah perdeler Bakanlar için -görenler değil- karanlığın merkezinden karma karışık resimler Unuttuğumuz zaman unutulması gerekenleri nefes almayı hatırlıyoruz Şen ama melankoli tabiatlı kahkahalar atıyoruz Kambur sırtımızda yapışkan yükler Hayat yaşanıyor işte bata çıka biraz da hoyrat belki biraz da gül kokusu ama çokça diken kabusu... İnanmak zor inanamamak kadar Yapılacak daha ne var ve dayanacak ? Saatler uzanmış şekerlemede birazdan cellat elini yıkayacak... Arkamızda sadece üç kuruşluk anılarımız kalacak Onlar da zaman uyandığında keyifle yakılacak... Dedim ya burası sürgün yeri ve bitmiyor işleri İstirahat vakitlerinde tekerlekli sandalye düşleri... Özgür SARAÇ/Râzı İlk şiirlerden... |
burası sürgün yeri
ve bitmiyor işleri.
İstirahat vakitlerinde
tekerlekli sandalye düşleri...
beğenerek okuduğum bir şiirdi.
ifadeler güzel kullanılmış dizelerde.
tebrikler.