Şarap Bitti Dağıldık
Duvara çakılmış bir çivi gibi
Kaldım ikliminde gidemiyorum Ben halâ o yılların masasındayım Ama eskisi gibi İçemiyorum Kırmızı olmalıydı Şarap dediğin Biraz da ucuz Görgüsüzlük olurdu kadehten içmek Şişeye saygısızlık. Güzel Marmara içer Nilgün Marmara okurduk Marmara şaraplaşır Nilgün güzelleşirdi Sonra tek tek batardık Sularına sabahın. Leblebi mi Çorum’dan Çorum mu leblebiden Sabaha kadar konuşur Anlayamazdık. İnce severdik ama, İncitmezdik saçının telini bile Adını söylemezdik Oysa herkes bilirdi. Susmasını bilirdik Üstad türkü söyleyince Usul bir ırmak gibi Akardı aramızdan Dizilirdik kıyısına Sanki birer çakıltası, Islanmak için suyunda Nefes almadan dinlerdik Neşet Ertaş’ı. Narin bir söğüt dalı Gibi düşerdi aklıma Yüzü çıplak gecede ay Yüreği geniş ovalarda Tay gibi koşturan kız. Zannımca Tekirdağ’lı Biz içtikçe Marmara Küçük bir köy kalırdı Kalbimin bu en hasarlı Kazasına bağlı. Memleket kurtarmayı En sona bırakırdık Hepimizin kalbinde İşgal edilmiş bir yurt Ve ruhumuzu içten içe kemiren Doymak bilmez bir kurt vardı, Dilimizin ucunda Fırsat kollardı düşmeye "Ben aşığım abiler" sözcükleri. Yol açmak için biri Sabırsız sözcüklere Kapatıp gözlerini Okurdu o hepimize "Şarap bitecek ulan" Dedirtecek şiiri. Hiç de sonu gelmezdi "Hayırsızın biriydi fikrimce" Mısrasından sonra İnce küfürlerimizle Telaşlanırdı gece. Söz büyüğe düşerdi Şarap alıp gelmek Şiiri okuyana. Şimdi evlenmiş diyorlar O yıllarda adını söylemeye korktuğum Tekirdağlı’ya Zaten Güzel Marmara Bunca zamlardan sonra O incecik ateşin Körüğü olamaz ya Yine de inceden kederleniyor insan Aklına düşüyor durduk yere, Sonra gülüp geçiyor. Hani o şiir okuyan Sonra şarap almaya Giden arkadaş var ya Görse tanır mı bilmem, Zamanın çarkına Takılıp gitmiş çoktan. Gazetelerde gördüm İş kurmuş çok büyümüş "Kriz var mecburum" deyip Her gün işçi çıkarıyor Dağıldı gitti kül gibi O yılların asaleti Ah! Zavallı kalbim benim Şimdi nasıl da arıyor. Barış Çelimli |
Şiir ve sevgi hep yanınızda olsun...