Kırık MaviDudaklarım iki bıçak Dilimi kanatıp duran, Sözüme boğulmaktan susuşum korur Sonra kopar giderim Her daldan yaprak diye. Ekmek ne ki, bulsam buğdayı bölerim Kuşlara aldanırım En çok da üşümüş kırlangıçlara, İyi ki diyorum giymişim gömlek diye Gökyüzünü sırtıma, Yoksa uçup giderdi küçük bir serçe gibi Her sabah uyandığımda kalbimi didikleyen Türkü söyleme isteği. Sazın ustasıyım telin çırağı. Saçın elimin duası gözlerin düş bereketi Kalbim nice ırmakların Dolduramadığı testi, Titriyor gövdemde durup dururken Senin ikinci damlanda taşacak sanki. Kirpiğinin her biri kuş cıvıltısı Sesinin göğünde yıldız ufalıyorum Geceden güne geçiyor söylediğim türküler Uyanıp kanat çırpıyor göğsüme tünemiş serçe Uçuruma düşerken Göğün müridiyim kuşların piri. Eğilip kulağıma fısıldıyor dağ -Yolda kaybolursun sen beni dolan Yedi damla suyu ikiye bölüp Kana kana içmek için seninle Irmaklar dağlar aştım Gövdemdeki kuru toprak Dokunsan yeşerecek. Üşümekten korkmuyor artık kalbim, Her yanı acıyla kuşatılmış olan adım Her harfinin hakkını istiyor şimdi, Damlanın kölesiyim ırmağın efendisi. Bir avuç tuz gibi serpildi kalbim Kül oldu ellerim zamanı tutayım derken, Bozuk paralar gibi ömrün kumbarasında Biriktim, büyüdüm, birden harcandım, Beni saklayın dostlar hatıranızda Bir gün hatırlanır diye kirletmedim adımı, Günün nefretiyim zamanın aşkı. Barış Çelimli |
Günün nefretiyim zamanın aşkı (ozelliklede bu satır)
Her şey değişir ama bir şey vardır ki hiç değişmez.