avaze-aztek-cidar
süte karılmış buğulu bir yağmur
dağlar ak bedevi poşusu takmış pür telaş yer gök ıpıslak pencere kıyıcığımda kaktüsüm ve ben aheste bir balıkçı gözlerim yarı inmiş hüzünlü yol çeker gelmelerin yakın mı bilmez bu duçar ismini zikrettikçe ince zar gibi titrer kabarır sular içimde avaze bir tufan alaca bir ceren seker yüreğimde gözyaşlarım gönül cidarını çürütür pür pak kızışmalara hasret canımın içi can çekişir aztek rahiplerin suyun üstünde yürüyen mucizesini yaradan bu kula nasip etseydi eğer ey kirpiğimin tuzu ey okyanusun öteki ucundaki yarim gönül bir saliseye durur muydu hiç parelense de ayakları sağır etse de uğultu kulaklarını iyot küf neme bürünse de teni bir an önce varmak için yanına vururdu kendini ummana vallahi de billahi gönül gençyılmaz |
dağlar ak bedevi poşusu takmış
pür telaş
yer gök ıpıslak*
süt-poşu/yemeni-bedevi-telaş-ıslaklık, anımsattıklarıyla okuru nereye sürüklüyor. şair bunu bilinçli olarak yönlendirebiliyor mu. eğer bu sözcüklerden biri *mesela bedevi* anımsattığıyla şiirin anlattığına uymuyorsa kullanılmamalıydı.
*balıkçı* sözcüğü kullanılarak okur yönlendirildi. yani daha şiirin başında şifre verildi. okur istese de kolay kolay yön değiştiremez. fena da olmadı.
*kabarır sular içimde
avaze bir tufan
alaca bir ceren seker
yüreğimde
gözyaşlarım gönül cidarını
çürütür
pür pak kızışmalara hasret
canımın içi
can çekişir*
göğüs kafesin -yüreğin-içinde olanlara bak :
denizler kabarmış, fırtınanın gürültüsü ayyuka çıkmış, ne fırtınası tufan kopmuş.
bu tasvir-tahlil her neyse, güçlü gibi duruyor. okuru etkileyebilir. ama biraz arabesk olmuş.bir geyik yavrusu da sekerek dolaşıyor otalıkta. bu olay yüreğin içinde olurken gözyaşları da buraya ine ine o koca fırtınanın koptuğu denizin yatağını çürütüyor. ölüme-bitişe sürüklüyor. sebep, saf ve temiz bir aşk ve ve kavuşamamak, kavuşamamak da değil. beklemeye dayanamamak.
bu bölümde; içim, yüreğim, gönlüm, canımın içi bir arada kullanılmış.
yani bu bölümde şuur kayıp. vurdukça inletmiş, inledikçe vurmuş şair.
pencereden bakarak, kar kaplı tepeleri pedevi başörtüsüne benzetmek ne güzel olmuş. başörtüde desenler, tepelerde karsız yerler olur.
sevgiliyi kirpiklerde oluşan tuza benzetmek daha da güzel.
bu kadar yeter.
ortalama bir şiir.
özelliği, coşku , zindelik ve yeti.
unutmadan ; şiir yazıyorsan eğer, kullandığın dile ve o toplumun kültürüne saygı duyacaksın, tahrip etmeyeceksin, katkı yapacaksın. osmanlıca, saçma sapan bir uyduruktu ve ceremesini hala çekiyoruz. arapça-farsça sözcükleri türkçe kalıp-takı-damlamalarla kullanma zorundalığı ne kötü şey.
özenmemeli.
şairler kendilerini feda ederek , dillerine, toplumlarına hizmet eden insanlardır.
kolay gelsin
saygılar.