Hatrı Sayılır Sebepten
Sevgilim!
Bazı cümlelerin bu saatte,bu satırlara,bu denli yerleşmesine mütevellit;kırk yıl önce içilmiş acı kahvenin hatrı ile alakası olduğunu hiç sanmıyorum… Zaten o kahve ilk yudumda dibime çökmüştü. Telvesi damağımda dağılmadan,kulaklarıma çarpan sözlerin koru,dudaklarımı oyuna getirip,içimde avaz avaz bağıran erbabı yasaklı aşkın dizlerine düşürdü… Yarınımı koynumdan çalıp,beni bildiğim,gördüğüm yerlerden çok uzakta bir yerde yalnızlığın sığamadığım odasına kapattı. Buraları seni içimde hallettiğimi,yok ettiğimi,unuttuğumun altını çizen cümlelerle doldurmak isterdim. Tam da böyle olsun isterdim. Ama bazı anıların kokusu buram buram ağlarken,bazı anıların yolu hep senin kapına çıkarken;sana “seni unuttum”demek,sadece kendi aldanışımla tekrar aynı masaya oturup,bana biraz içirir,sonra sarhoş eder,ağız dolusu küfürlerle sokağa iter belki… Sonra seni düğümlediğim yerden kopar ipler,solumda istediğin gibi voltalanmana sebep olur bazı içerikler. Unutmuş olmak;sadece aynı satır içinde barınabilir. Sadece aynı satır içinde kaçabilir inkar,gecenin bu saatinde içimde dolanan devriyelerden. Taşıyamam sonraki satırlara,diğer sayfalara,yarınlara… Ne kadar zorlasam kalkmaz içimden seninle sevişirken tuttuğum nefes. Alıp başımı gitmek istesem; sırtımı dönemem sen yokluğuna.. Teşebbüs etsem izimi bulur,adımı yalancıya çıkarır bu direnç. Düşünsene,siyah olan bir şeye sen mavisin diyorsun… O senin üzerine karanlığı örtüyor, İkna oluyorsun… Şimdi ben sana,”seni unuttum” desem üzerimde üşüyen gölgene yakalanır,siyahına mahçup kalırım. Sonra direnemem,yine ben yalancı çıkarım. İsterdim aslında; Omuzlarımdan kayıp,yere yığılıp kaldığını görmeyi, Ruhumun seni terkedip gittiğini son anına kadar izlemeyi. Ceplerimde birbirine girmiş ters cümlelerin acısıyla göz göze gelmeden son noktayla vedalaşıp,yenilikleri karşılamayı. Çok isterdim dünümü yarınlarla bozmayı. Yoksun… Ve ben,çok bozuluyorum bu duruma. Dilimde yanan umutlar,burnumun direğinde sallanan ihtişamlı beşikten düştü yine bu akşam. Beni eksilttiğin yerde yangın var yine, Bu akşam sana yazdığım bu mektupta acıyla sevişen;ahrar anlamların beline kadar uzamış saçları yanıyor köklerinden yine. Birbirine girmiş kelimeler kopuyor orta yerinden. Hepsi tek başına,hepsi kendi cehenneminin kapısına bırakıp kaçıyor kendini. Yazarken biraz ağladım. Söylemesem de zaten sen anlardın. Sen okuyamayacaksın tabii… Ulaşmayacak eline bu satırlar,uğramayacak kapına pişmanlık hissettiren zaman. Bunu hiçbir zaman istemedim ben zaten. Ama tutuşacaksın bazen. Dokunduğum yerlerine dokunurken başkalarına soyunacaksın. Ben hissi bıraktığım yerlerin terlediğinde kopacak gömleğinin son düğmesi kendiliğinden. Ardından belki tek başına sevişirsin günahınla,sonra tek içersin damağımda acı tat bırakan kahveni. Ve sen anlarsın yüreğim ağzımda,bu akşam kıyametin gözlerimde nasıl ağladığını ve hala hatrı sayılır sebepten ölemediğimi… |