EĞRELTİ KÖŞE OYUNUŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Bir çocuğun, bedenine sahip olmayı istemek sadece sapkınlıktır.
6 yaşında bir çocuk;bir erkeğe kadınlık yapamaz,anne olamaz, sorumluluk alamaz… Parklara uzaktan bakan, oyunları yarım kalan çocukların; bir köşede mutsuz ve sessiz kalmak zorunda olmalarına göz yuman ebeveyn olmayın. Ona bu kötülüğü yapan kişinin yanında tedavi olmasını beklemeyin.Doğru tedavi, sadece anne ve babanın şefkatidir! O yaştaki bir çocuğun olması gereken en güvenli yer de anne kucağıdır…!Babanın omuzlarıdır…! Acımasız bir celladın yatağı değil!
Bir evin en dip köşesi;hep savunmasızları ağırlar
Tüm gizler oraya gömülür, yine oradan seninle birlikte kalkar. Ben,bu satırları o evin aynı köşesinde Dizlerimi göğsümde parçalayarak yazıyorum... Sakat ruhumun,aksak diliyle kağıda devrilen kelimelerim Savunmasız bir utancın,destekli mağlubiyetine şahit olurken; Dişli bir paspasın tırnak diplerine giriyor, Taraflı kalabalıkların ayakları altında eziliyor dik duruşum... Kalemim,cinayet işlemiş bir adamın Sokaktaki şüpheci ve sıkılgan adımları gibi yürüyor satırların üzerinde. Her cümle başlarında farkedilip,yakalanıyor Ve aynı hücrede onunla birlikte sabahlıyor sanki nefesim. Bu karanlık köşeye beni iten geçmişin; Gelişine ilham veren kangren adımların virajında Korkularımın nöbetlerinden faydalanıp, İçime üflediğim sur’un ürpertisi yırtıyor kanlı dikişleri... Çatlak bir aynanın keskin çizgisine ruhumu yaslıyor, Orada kanıyor,kan kaybından orada ölüyorum. Boyumun bile yetmediği bir tabutun içine girip, Yine oradan kendi omuzlarım üzerinde kalkıyor cesedim... Bu köşeden göremiyorum,ben neredeyim? Bulunduğum yere çocukluğumu susturan, Hiç bilemediğim bir oyuna,mendilimi kaptırıp geldim... Ardından çok koştum ama yetişemedim. Tüm direncimi acımasız bir celladın elinden toprağa verdim. Şimdi; Usul usul kaburgamın salıncağına bir bıcak yerleşiyor; Uygun adım kesiklerle hırçınlaşıyor İçimde köpüren kirli kanın sağanağı... Her akşam,susturucusunu yutamamış kıvranışlarla; Annemden önce topluyorum sokaktan izzetimi. Yarım bırakıyorum tüm oyunları artık. Adım,oyun bozan kişi olarak biliniyor, Ama; Kendi rızamın kahrını uyutmak daha bir kolay geliyor bana. Gitgide alıştırıyorum bu duruma herkesi. Karşıdan baktığınızda kaybolmuş biri gibi görünüyor olabilirim; Kaybolmadım aslında,ben kaybettim... Sadece kaybettim...! Renklerimi,hayallerimi, Babamın belime sarmak için beklettiği, Kırmızı kuşağa gizlenen bekaretimi kaybettim... ‘Çocukluktu affet’ diye başlayan cümlenin içinde Çocukluğa olan inancımı, Masumiyetin sarıldığı bütün anlamları kaybettim. Artık belirsiz bir çizgiye düşen taşın üzerine seriliyorum her gece, Taşın altında kalan sol anahtarımı,sığdıramıyorum kapı deliklerine. Kapılar hep sonuna kadar açık kalıyor. Kapıyı açık gören ziyaretçiler; Küçücük bedenimden eğrelti hizmet bekliyor. Oysa; Hala annemin elleri tutuyor beni karşıdan karşıya geçerken. Nerede kaldı o annemin elleri? Onun elleri toplamalıydı karanlık çökmeden aykırı sokaklardan beni. Farketmeliydi ruhumun nasıl incindiğini, Görmeliydi bedenimin kirlendiğini, Hissetmeliydi kahpeliğin o gece benimle aynı anda eve girdiğini. Haberi olmuş olsa engel olmaz mıydı? Canımın yandığı yerden öpüp, Bir şeyler örtmez miydi üşüyen yanlarıma? Bir kova kaynar su ile kazımaz mıydı Kasıklarımdaki dondurulmuş dölün dibini? Bir türlü duyuramadım içimde çarptığım kapı seslerini... Tam haykıracak oluyorum,nefesim kenara çekiyor kendini... İçimde acıyla mevsimleşen çocuklar birbirine giriyor hep, Biri diğerini,diğeri bir diğerini bıçaklıyor. Bıçak,en son benim elimde kalıyor. Öbür diğerini bulamayınca; Katliam elçisi gibi dönüp duruyorum kendi çevremde. Bacak aramda büyüyen dinamitlerin ipine çocukluğumu bağlayıp, En kalabalık parklara bırakıyorum temiz düşlerimi artık. Uzaktan seyredip,uzaktan büküyorum kalbimin boynunu. Sonra,boş bir salıncağa gözüm ilişiyor, Sanki bana ayrılmış gibi,kimse sallanmıyor. Koşar adım,kocaman çocuksu bir hevesle yaklaşıyorum, Ben yaklaştıkça;bir fırtına kopuyor. O fırtına, başka bir çocuğun elinden tutup; Onu o salıncağa, Beni ise saçlarımdan kavrayıp; İçimi dolduran sıralı gizlerle, Köşe kapmaca oyununun en mertebesine Boğulmak için bırakıyor. BERNA KAYA 15.12.2022 |