B/AŞKA GİDiŞ
Başka yerdeyim,çok başka bir yerde,
‘Seni bıraktığım yerde bulurum’ diyebileceğin bir yer değil burası. Başka biri tutuyor elimi,başka biriyle uyuyorum,ona “günaydın” diyorum ilk önce. Başka birinin adı yazıyor kapı numarası hizasında. Boş ve sahte bir hissi doldurup içime,başka birini uğurluyorum her sabah kapıdan. Başka biri çalıyor kapımı ve onun anahtarı ile açıyorum o kapıyı her akşam. İklim biraz daha soğuk,sokak kimsesizliğini sıcak şarapla ısıtan yaşlı amcanın ayaklarına kapanmış bastonuyla dayanıyor kapıma. “Belli ki kafayı sağlam bulmuş.” ”Belli ki bir derdi var”diyorum. Sen sanıyorum her defasında;kapıya nasıl koştuğumu görsen,Tanrı’dan dert dilenir,kapının ardına bırakırdın kendini hiç düşünmeden. Karanlık bile bir başka çöküyor buralara, Bir başka yumuyorum gözlerimi. Dokunmuyorum bazı geceler yokluğuna. Yok sayıyorum,görmezden geliyorum,çok görüyorum seni bana. Bana fazla gelen şeylerden çabuk vazgeçerim ben. Her şeyimi kaybetmek adına bunun için bahise bile girebilirim. Ama bazı gecelerin vazgeçmiş olmak sayılmamasına hala öfkeleniyorum. Hala bazı geceler seni gizlediğim yere uyanıyor gözlerim el ayak çekilince. Sağımda bana sahipli biri,solumda hala sen ve sana dair şeyler… Tavan göz torbalarını belirginleştiren,hafızama yer etmiş tebessümünle üzerimi açıyor. Sana üşüyorum… Bedenim sudan çıkmış balığın can çekişen kalbini taşıyor ellerinde. Gerçeklerin ortaya çıkmasını kollayan malum şeyler deşiyor yüreğimi,kazdıkça daha derine çekiyorum seni. Düşün,vazgeçmek için bahse girmiş olsam çoktan kaybetmiştim kendimi. Elimde değil,elimde olmayan sebepler için büyüyor bahenem ve sen çok uzak bir yerden dahil oluyorsun bu konuya. Başka bir yer burası. Başka birinin yatağından kalkıp yazıyorum bu satırları. Utanıyorum,biraz da korkuyorum tabi, Devşirme düzen içinde kalmış bir çocuk yokluğunu gizliyor dağınık bakışlarımın seyrinde. Yokluğunu bir sonraki güne tanzim ediyor ve yine bir sonraki güne daha… Belli ki yokluğunun hatrı geçiyor buralarda. Belli ki uğramadığın şehirlere adını taşımak gibi eşsiz meziyetlerin var senin. Adının geçtiği kaç sokak,kaç meydanı infilak ettim sen bilemezsin,sen bilemezsin soğuk savaşların ortasında kaybolmuş olmanın ve hiçbir yere ait olamamanın yetisini. Korkuyorum…! Tek kaygım,böyle dar vakitlerde bedenimde emekleyen bu soğukluğu,başkasına doğru adım atarken görmek. Tek kaygım,bununla yüzleşmek. Sırf bu yüzden hep yatağın diğer ucunda uyuyorum. Ve bu yüzden bazı geceler salondaki koltukta ikna oluyorum yokluğuna. Bazı geceler rüyalar çok inandırıcı oluyor gerçekten. Uykumda su istiyorum senden,rüyamda dudaklarımı öpüyorsun. Gözlerimi açtığımda başkasının elinden içiyorum o suyu. Sonra yüreğimi acıtan şarkılara emanet ediyorum kendimi… Biliyorum günah, Biliyorum çok günah buralarda hissetmek seni. Günah başka biriyle sevişiyorken onu eksiltip,çoğaltmak içimde seni. Buralar senin gelip geçtiğin yerlere değil, kalkıp gittiğin yerlere benziyor. Buralar sensizliğin başkasıyla dolup taştığı yerler,başkasının gölgesi üzerinde yüz hatlarını avuçlarıma gizlice kazıdığım yer. Bu yüzden yumruğumu hep göğsümde saklıyorum. Ve bu yüzden buralara hiç uğrama sen… |