ÖLÜMÜN SANA ÇALAN MATEMİ
Bu sabah güneş senin gözlerinde neden batıyormuş gibi doğuyor?
Rengi neden bir cinayete kurban gitmiş gibi akıyor? Bir zamanlar kalbimi yeni dökülmüş asfaltın altına yalın ayak koyup, Üzerimden kalabalık ağırlıklarla gelip geçen sen, Sen misin o,başucumda soluğumun uçup gitmesini bekleyen? Neden buradasın?Niçin geldin? Dün gece kambur bir baykuşun;ürküten haberci sesiyle Eski ayakkabılarımı sokakta görünce, Bir sigara içimlik sızımı omuzlarına almak mı istedi canın? Sakın tesadüf deme,bu tesadüf olamaz. Bu tesadüf olsa bile senin isteğini karşılamaz,karşılayamaz. Aslında son nefesimin acizliğini görmeni hiç istemezdim. Zaten bunu senden hep gizlemek istemiştim. Gerçi;bir keresinde ayrılığın saatini başucuma habersizce kurup, Yüreğimi akrebin zehirli ve ağır adımlarına bağladığın andan Daha vahim bir durumda olduğum söylenemez. Sadece dakikalar sonra uzun zamandır kendimi hazırladığım, Daha bir gerçekçi yolculuğun telaşı var üzerimde... Heyecanlıyım,gençliğim var,yolum uzun... Biliyor musun? Bundan sonra buralarda ben artık yokum. Korkmuyorum... Zaman daraldıkça sadece seni düşünüyorum. Karanlığı benden önce mahçup bir dilde karşıladığının farkındayım. Yüzünde sıkışıp kalan öksüzlüğün bölüştüremediğin tarafına yığılıyor hüznün. Üzgünüm... Gözünde biriken bulutlar,bir cesedin etrafında toplanmış kalabalık gibi duruyor sanki; Biri omuz atsa,burnunun direğine çarpsa mesela, Tüm dengeni kaybedip,kırkikindi yağmurların dik yokuşlardan Sokağıma düştüğü gibi yağacaksın üzerime. Bütün pişmanlıklarını dökeceksin gözler önüne... Ama artık bu olacak iş değil,zamanı hiç değil... Yapacak birşey yok,halim ortada,hakkım desen hiç kalmadı. O hakların hepsini helalleşerek zamanından önce gerçek sahiplerine teslim ettim ben. O yüzden sen de uzak dur benden... Ağlıyor musun? Saçmalama ne olursun? Gözyaşların cesedimi yerden kaldırabilir mi zannediyorsun? Aldanıyorsun... Hala aldanışlarınla hiç karşılaşmamış gibi duruyorsun. Ama git gide yaklaşıyorsun... Sustun...İncitti mi seni sözlerim? O zaman yaklaş;incittiğim yerden seni son kez öpmek isterim... Gözlerinle vurgun yemiş limanımın açığından Bana acıyarak baktığını seziyorum,hatta hiç acımadığın kadar. Neden öyle baktığını anlamaya çalışıyorum, O kadar telaşlısın ki; Yine bir vurgun öncesi bakışları hatırlatıyorsun bana; ‘Olacak olan,olsa da gitsem’ der gibi. Hatırla,hafızanı zorla... O liman şahit kalmadı bir daha,senden sonra emsal bir vurguna. Endişlenme,birazdan sen de gideceksin ben de, Hem de hiç istemediğin kadar. Biliyorum,bu kapıdan çıktıktan sonra Sen de çok kalamazsın buralarda. Kalırsan,soğuk nefesim rutubet olur senin kucağında, Üşürsün,ısınmak için ateş yakarsın ıslak bağrında... Ama inan hiç gerek yok buna... Sevgilim, Sana son bir kez sevgilim diyebilir miyim? Tabi ki derim...Demeliyim.. Çünkü senden sonra bunu hiç kimseye söylemedim... Hep son bir kez için seni bekledim... Senin için hiçbirşey ifade etmez bilirim ama; Benim gözüm açık gitmez bu saatten sonra... Yoruldum! Şimdi müsaadenle uyumak istiyorum. Ola ki uyanamazsam beni uyandırma. Başucumda duran çalar saate elim uzanamayabilir, Zaten uzun zamandır hiç çalmadı ama; Olur da çalıp uyandıramazsa Lütfen ona kızma,hırslanıp da sen de onu kırmaya çalışma, Onun suçu değil... Onun da gücü yetmez artık beni uyandırmaya... |
*** Ölümün Sana Çalan Matemi *** şiirini, beğeniyle okudum. Nice güzel şiirlere diyor, Şair Arkadaşımı, içtenlikle KUTLUYORUM...