yoldaki sevgiliye benzer şiir; bekletir sevenini sabır sahilinde önce bir esinti yollar ve nazlı bir dalgayla yalar yüreğini, gözlerini sınar martıların gözleriyle; çekerse eski bir sandalın çilesini oltadaki balığın çığlığını duyarsa şair anlarsa balıkçının açlığını işte o zaman rüzgâra yükler kendini sökülür içindeki fırtına.
seven kendi bulur yüreğindeki gömüyü yoksa dalgalar nereden bilsin ayrılığı martılar anlar mı sevdanın gözünden!
gelene kadar her şiir eldir şaire ve habersiz gelir ayrılıklar da şiir de. gelirken kendi getirir yükünü içli bir sedayı taşır o duygu ya ağır bir aşkı serer kalemin önüne ya da sessizce bırakır üç heceli üç ihtimalli elvedayı…
_______________________bir kirli kadehten yudumlanır şarap kusturur kara gecelerin göğsüne aşk kelimeler yaralanır bir bir kan revan olur imgeler…
_______________________iki sanki daralır zaman bir endişe takılır ardına bayram eder şiirsizler sokaklarda sürterken mısralar…
_______________________üç dil değdirmez hiç yazılmadan siler kendini…
yani şiir bekleyen şair gözdeki acıyı göremiyorsa duymuyorsa derinlerden gelen sesi anlamıyorsa rüzgârın ağladığını yağmurun sırrını çözemiyorsa sevgisi; gök kuşağının bir ucunun şiirde bir ucunun şairde olduğunu bilmiyorsa sarılmayacaksa dizelere yâr gibi öpmeyecekse kelimeleri bir bir boşunadır şiir yolu gözlemek, gelmeyecektir!
ama bekleyen biliyorsa sevda dilini çalacaktır kapıyı esin; aşk sözlüğünü yükleyip bulutlara yağmur kılığında düşecektir sahile yüzüne vuran her damla dudaklarından süzülüp girecektir göğsünün sol yanına…
beni dinle şair, ziyan etme damlaları şiirin gelmeden sakın açma şemsiyeni!..
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
sabır sahili şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
sabır sahili şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
Şair; şiiri yoldan beklenen sevgiliye benzetiyor, pastoral anlatımla verilen betimlemeler anlama yoğunluk katarken hem hayali tasvirlerinde gücünü kullanmış anlatımı yoğunlaştırmıştır.
*gözlerini sınar martıların gözleriyle
*oltadaki balığın çığlığını duyarsa şair anlarsa balıkçının açlığını vb. gibi dizeler.
Şiir gerçekle, gerçek üstü dünyalarda gidip gelen duyguya mantık yüklerken hayal gücünü de okura verebiliyorsa şiirin anlatım zenginliği artar. * Aldığım dizler buna örnektir.
*“ama bekleyen biliyorsa sevda dilini çalacaktır kapıyı esin; aşk sözlüğünü yükleyip bulutlara yağmur kılığında düşecektir sahile yüzüne vuran her damla dudaklarından süzülüp girecektir göğsünün sol yanına…”
açılımı altta ki anlatımdadır;
Şiirin insana tattırdığı duygular yaşamımızın bölümlerinde yer alır. Şiir akıcı ifadesiyle duygularımızdaki ahenk dansa dönüştürür. Okunulan her dize içimizdekileri harekete geçirir okuyana/ dinleyene sunuş açısından iletilecek biçimini alır. Şiir de düşünce ile dil ayrışır, bilinçaltı algılanış farklaşır. Şiir bilinç ve bilinçaltının çarpışmasıdır. Sonuç olarak şöyle bir açıklama getirebiliriz, aynı şiir her okuyucuya farklı tatlar verebilir sunuş - alış değişebilir. * Bu dizelerin anlatımı kendine ve okura pay çıkaracak niteliktedir.
Ömer Nazmi dizelerinde yakaladığım; şiir usun ve ruhun yarattığı sözcükleri harmanlayarak sunan bir anlatım düzeyi vardır.
Şiir dış gerçeğin bir parçasını yakalar duygu tonuyla renklendirir onu, şiir bitince son bulunan geçici bir coşkusal davranış damıtır ondan...
*“gözdeki acıyı göremiyorsa duymuyorsa derinlerden gelen sesi anlamıyorsa rüzgârın ağladığını yağmurun sırrını çözemiyorsa sevgisi; gök kuşağının bir ucunun şiirde bir ucunun şairde olduğunu bilmiyorsa sarılmayacaksa dizelere yâr gibi öpmeyecekse kelimeleri bir bir boşunadır şiir yolu gözlemek, gelmeyecektir!”
Bu dizelerde verilen coşku şairin çağlayanıdır.
Hayatın süreci içindi yaşanılan seçimler gibi şiirde de verilmiş, ihtimaller imge diliyle sunulmuş ve olumsuzluklar her üç şekilde de anlatılmış varılan sonuç aynıdır hüsran…
Şiiri okuduğunuzda şairin tamamıyla olmasa onun dünyasının belli alanlarına girmişsinizdir ve ruhunuzla sizde eşleşen duygular size de hitap ediyorsa şiirin etkisi daha da artar.
*“beni dinle şair, ziyan etme damlaları şiirin gelmeden sakın açma şemsiyeni!..”
Üst dizelerle birlikte şair kendi içindeki esinin şiiri bekleyendeki bazı nitelik ve niceliklere sahip olması gerektiğini bu özellikler olursa anlam bulacağını belirtirken seslenmektedir;
Her dizem gönül sesimdir, yağmur damlalarıdır, burada hem metafor hem de yağmurun şairde özel bir anlam taşıdığını hissetmekteyiz ve şemsiyenin de aynı anlamı yüklendiğini görmekteyiz.
Şemsiyeni açma burada yürekte algılanabilir.(yüreğini kimselere açma) özel anlam ya da paylaşılmak istenen buluşma anının hayalide yağmurlu bir günde şemsiye altında olduğunu ve bu hayalin beklendiğini vurgulamaktadır.
Şiir sanatının bu durmaksızın değişimi okuyucunun yanılsamayı kabul etmesiyle olanaklıdır. Ancak fanteziyi hayal dünyasına alırken zenginleşir şiir… Bu şiir en güzel örnektir verdiğim anlatıma…
Öncelikle başarılı şiirini kutlar, sevgilerimi iletirim. Yine kaleminden sana has özel bir şiir okudum tebrikler Sevgili Ömer Nazmi.
beni dinle şair, ziyan etme damlaları şiirin gelmeden sakın açma şemsiyeni!.. ************************* bu şiirde günün şiirinden aşşağı kalmamış tebrikler daimi başarılar
Tam da bugün düşünmüştüm aklımdan geçenleri nasıl ziyan etmeden şiire dönüştürebilirim diye inanın bazen cümle kurmaya bile korkuyorum duygularım anlamsızlaşacak diye bekliyorum kendi içlerinden geldiği gibi dökülsünler diye bazende olmuyor olmayacak gibi geliyor korkuyorum o zaman kısacası tam benim duygularıma tercuman olmuşsunuz tebrikler yüreğinize sağlık...
Sayın dellysedat’a yanıt değil, şiir yârenliğidir bu satırlar.
Şiir yazmak için yarını beklemek gerekmez ama “o anı” beklemek gerekir bence. Eğer o yazma isteği o kalemi ziyaret etmezse, çok zordur şiire ‘hoş geldin’ demek. Durduk yere ben hiç demedim, “hadi bir şiir yazayım…” diye, almadım kalemi elime. Eğer şu an bir iki dize karalayayım dersem; mesela, şöyle bir şey çıkabilir ortaya.
sokağa çıktım bir sağa baktım bir sola yoktu gölgen ya bir yıldıza göçtün ya da ismin uykuda.
Şimdi şöyle düşünelim. Bu beş dize neyi anlatıyor okura. Durduk yere sokağa çıkıyorum. Nedenini belirtmiyorum. Öylesine bakınıyorum. Aradığım ne? Yoktu gölgen, derken aradığımın tam olarak ‘o’ olduğunu belirtebiliyor muyum! Neden arıyorum? Yani hiçbir duygu katmadan da yazılabilir şiir; ama tam şiir olabilmesi için, o duygunun, yani O’nun yokluğunun verdiği yalnızlığı da katmak gerekir. Bu yalnızlığı ya da O’nun olmayışının verdiği sıkıntıyı, kederi belirtmek için de işte şiir anı dediğim ‘o an’ı yakalamak ya da beklemektir, benim bu metinde demek istediğim.
Bana kalırsa kötü şiir yoktur. Şiir, dizelerden oluşur. Eğer alt alta yazdığınız dizelerde bazı sesleri yerinde ve zamanında kullanabiliyorsanız, bu şiirdir; ama ‘başarılı’ bir şiir midir? Asla!
Bana kalırsa hele son iki dize, tamamen desteksiz atılmış dizeler. Ne demek; ya bir yıldıza göçtün ya da ismin uykuda.
Bu tür kestirilip atılan dizeler, eğer üstünde ve altında destekleyen, tamamlayan dizelerle beslenmemişse, havada kalır bana göre. Bu beş dizede hiç duygu yok. Tamamen bir eylemi anlatıyor. Nereye kadar? Son iki dizeye kadar ‘gerçekçi’ sonra son iki dize, gerçek üstüne çıkıyor. İşte tam burada duygu eksikliği sırıtmamış mı? Belki, yıldızlara göçmeyi, uzaklığı anlatan bir imge olarak düşünebiliriz; ama sadece düşünebiliriz. Tam olarak değildir; çünkü, duygu yoktur tek başına olan bu dizede.
Duygu, bir olayın, bir olgunun, bir insanın ve herhangi bir şeyin insanda oluşturduğu bir algılamadır. Her şeyin bir zıt hali vardır. Ben size karşı iyi duygularla geldim… İşte bu sözcede belirtilen, iyi duygunun karşılığı kötü duygudur. Yani bir olguyu ya da olayı iyi olarak algılayıp, onu iyi duygulara dönüştürme imkânımız var mı? Nefret ettiğiniz birine ya da olaya yazacağınız şiirdeki duygu, nefret kötü bir şey olduğu için, kötü bir duyguyla yazılacaktır. Duygulanmak, yani hissedebilmek; algıladığımız şeye göre değişir.
Asıl önemli olan yazan kişinin algılama becerisidir. Bu yüzden şair, her zaman diğer insanlara nazaran olaylara daha detaylı bakar. Kimsenin göremediğini görmeye çalışır; görmek istemediğini inatla görür.
Evet, şiir emek ister… Emek değerlidir; ama emek verilen her iş değerli değildir.
Şiirde, ben yazdım oldu, düşüncesine yer yoktur. Ben böyle hissediyorum, diyebilirsiniz; ama benim yazdığım şiir, tam olarak şiir çerçevesinin içinde yerini almıştır, diyemezsiniz… Diyemem…
Nerede olursanız olun, o anda öyle bir dize size vurur ki, işte o dizenin getirdiği her şeyi daha sonra dizelerle işleyebilirsiniz. Çeken ve sırtlayan dize olarak düşündüğünüz o dize, belki de daha güzel dizeler doğuracaktır. Bunu bilemezsiniz. Ama şiirin geliş anı o dizenin geldiği andır işte.
Her şair şirinin yanındadır. Ben bunları yazmakla asla şiirimi savunmuş değilim; öyle bir şeyi asla yapmam. Sadece şiirdeki temanın bir parçası olan esin anının, genel olarak şiirde önemli bir yer tuttuğunu söylemek istedim. Daha önemlisi, şairin algılama ve yazma cüretinin yeterli olması gerektiğini anlatmaya çalıştım. Kaldı ki bu şiir çok başka duygularla yazılmıştır.
Şiirde aşırı duyguya da yer yoktur. Her duygu yüklü kelimeyi yedirdiğiniz şiir, çirkinleşir ve hantallaşır. İşte o zaman elinizdeki törpüyü ustalıkla kullanmanız gerekir. Şairliğin başladığı nokta da burasıdır zaten.
Aksi halde salya sümük yazılmış, ahh-lı vah-lı ağlama yeri yaparsınız, nereye yazıyorsanız.
Hiçbir okur, şaire, “bravo çok iyi acı çekmiş,” demez. Önemli olan o acınızı, o sevginizi, o düşüncenizi, o mutluluğunuzu şiirleştirirken şiirin olmazsa olmazlarına elden geldiğince uyabilmektir.
Haddim olmasa da düşüncelerimi bu vesile ile paylaşma cesaretini gösterdim. Elbette karşı görüşler olacaktır. Sayın dellysedat gibi nezaket çerçevesinde söylenen her söz her zaman kabul görmüştür tarafımdan.
Ve nezaketle dile gelen düşünceler için de af dilemek gerekmez.
Kimse şaire saygı duymak zorunda değildir; ama saygısızlık yapmak zorunda da değildir.
yani şiir bekleyen şair gözdeki acıyı göremiyorsa duymuyorsa derinlerden gelen sesi anlamıyorsa rüzgârın ağladığını yağmurun sırrını çözemiyorsa sevgisi; gök kuşağının bir ucunun şiirde bir ucunun şairde olduğunu bilmiyorsa sarılmayacaksa dizelere yâr gibi öpmeyecekse kelimeleri bir bir boşunadır şiir yolu gözlemek, gelmeyecektir!
güzel ifade edilmiş içi doldurulmuş yeknesak bir çalışma tebrikler değerli gönül dostu selamlarımla
Şiir yazmak için yarını mı beklemek gerek, yoksa şiir yazmak için birbirinden anlamsız kelimeleri ard arda sıralayarak işte ben şiir yazdım demek mi daha mantıklı olan. Tabi ki bunlara çeşitli söylemlerde dile getirebiliriz. Şiir bilgisi diye bir olayın olmadığını düşünüyorum kendimce ama Edebiyat bilmek apayrı bir olay. Kurallar, nizamlar bambaşka bir bakış bu konuya. Biz insan olarak zaten üretmekten çok tüketmeye yatkınız her genellemede. Ama şu bir gerçek ki şiir yazdıkça hem üretiyoruz hem de kelimeleri günden güne tüketiyoruz. Kimi şair yazdıkça kendi geliştirir, kimisi ise okuyarak bunun bilincinde olarak kendimden bir örnek vermek istedim sadece.
Kötü şiir yazabilirsin ama kötü duygu diye bir kavramın olmadığını düşünüyorum, şiiri açmak ve irdelemek sadece Edebiyat kurallarını kıstas alarak yapılacak bir konu değildir. Tamam elbet ilk önce yapılacak iş bu ama şiiri özümsemek, her bedende değişik duygu ve düşünceler doğurabilir ama gerçek olan şairin bura da ne demek istediğini anlamak gerekir.
Şiirinizde gördüğüm orta bölümde yazılan ve bir, iki, üç diye numaralanmış kısım ne kadar üst ve final bölümünden ayrı gözükse de bence tam konuyu orada anlatıyor. Şiir sabır bekler, özveri bekler, tıpkı yeni doğmuş bir bebek gibi. Şefkat ve sevgi. İmgeler ile boğarsak çocuk kundakta sıkılır. Duygularla örselersek bu seferde severken öldürebiliriz. Yani ayarını iyi yapmak gerekir. Bu anlattığım genel bir düşünce olabilir.
Fakat yine kendimce, kendimi anlatırsam şiir konusunda. Bazen an geliyor ki bilgisayar başında, otobüsle işe giderken, anlık şiirler yazabiliyorum. Sonra da belki üzerinde düzenlemeler yaparak yada sadece okuyup işte bitti dediğim çalışmalarım var, bu beni kötü mü yoksa iyi mi bir alışkanlığım çözemedim. Yada böyle şiir yazan tek ben mi varım demekten kendimi alamıyorum. Gün geliyor bir şiir üzerinde üç dört gün çalışıyorum emek harcıyorum. ( ki şiir üzerinde haftalarca, aylarca çalışan şairleri ben çok kıskanıyorum)
Sayın Ömer Nazmi bey, şiiriniz örnek gösterebilecek ve sitede okunması gereken şiirler arasındadır bence. Yukarıdaki yazdıklarım benim düşüncelerim ve belki bende şiiri yanlış anlamış olabilir, yanlış ifadeler kullanmış olabilirim, eğer bir kusurumuz, yanılgımız varsa af ola.
Merhaba Sevgili Ömer Nazmi sayfana yorum için geldim ama son iki yorum sabotaj mı acaba demekten de kendimi alamadım:)) Yorum yazmaya da utandım ama okudum şiirini yine kalemine yakışır dizeler.
Yok iyi bir şeyse ben de öyle yapacağım kopyalayıp şiiri; :)))
harikasın ben böyle şiir görmedim büyüksün yazacak kelime bulamadım tek kelime kalmadı nasıl enfes bir dizelerdir bunlar oku oku iştahı açılıyor insanın böyle şiir olmaz peh pehh!!!
Neyse espri bir tarafa lafın iyisi şakayla söylenir daha sonra şiiri analiz eden yorumumla geri döneceğim...
Bu yorumumu da yabana atma her zaman yazmam bak! :))))
İlahi hayat; moralim üzüntüden sıfırken tebessüm ettim sayfanda sağ olsunlar... Bir yana dön üzül, bir yana dön gül...
İnsan oğluyuz ne yaparsın!
Sevgilerimle
Şiirle...
Neslihan YAZICILAR tarafından 10/17/2008 9:50:58 AM zamanında düzenlenmiştir.
yoldaki sevgiliye benzer şiir; bekletir sevenini sabır sahilinde önce bir esinti yollar ve nazlı bir dalgayla yalar yüreğini, gözlerini sınar martıların gözleriyle; çekerse eski bir sandalın çilesini oltadaki balığın çığlığını duyarsa şair anlarsa balıkçının açlığını işte o zaman rüzgâra yükler kendini sökülür içindeki fırtına.
seven kendi bulur yüreğindeki gömüyü yoksa dalgalar nereden bilsin ayrılığı martılar anlar mı sevdanın gözünden!
gelene kadar her şiir eldir şaire ve habersiz gelir ayrılıklar da şiir de. gelirken kendi getirir yükünü içli bir sedayı taşır o duygu ya ağır bir aşkı serer kalemin önüne ya da sessizce bırakır üç heceli üç ihtimalli elvedayı…
_______________________bir kirli kadehten yudumlanır şarap kusturur kara gecelerin göğsüne aşk kelimeler yaralanır bir bir kan revan olur imgeler…
_______________________iki sanki daralır zaman bir endişe takılır ardına bayram eder şiirsizler sokaklarda sürterken mısralar…
_______________________üç dil değdirmez hiç yazılmadan siler kendini…
yani şiir bekleyen şair gözdeki acıyı göremiyorsa duymuyorsa derinlerden gelen sesi anlamıyorsa rüzgârın ağladığını yağmurun sırrını çözemiyorsa sevgisi; gök kuşağının bir ucunun şiirde bir ucunun şairde olduğunu bilmiyorsa sarılmayacaksa dizelere yâr gibi öpmeyecekse kelimeleri bir bir boşunadır şiir yolu gözlemek, gelmeyecektir!
ama bekleyen biliyorsa sevda dilini çalacaktır kapıyı esin; aşk sözlüğünü yükleyip bulutlara yağmur kılığında düşecektir sahile yüzüne vuran her damla dudaklarından süzülüp girecektir göğsünün sol yanına…
beni dinle şair, ziyan etme damlaları şiirin gelmeden sakın açma şemsiyeni!..
Yazacak bir kelilmem kalmadı okunası şiiri okudukça okuyasım geldi.Alkışlar eşliğinde Saygılarımla efendim...
seven kendi bulur yüreğindeki gömüyü yoksa dalgalar nereden bilsin ayrılığı martılar anlar mı sevdanın gözünden!
gelene kadar her şiir eldir şaire ve habersiz gelir ayrılıklar da şiir de. gelirken kendi getirir yükünü içli bir sedayı taşır o duygu ya ağır bir aşkı serer kalemin önüne ya da sessizce bırakır üç heceli üç ihtimalli elvedayı…
_______________________bir kirli kadehten yudumlanır şarap kusturur kara gecelerin göğsüne aşk kelimeler yaralanır bir bir kan revan olur imgeler…
_______________________iki sanki daralır zaman bir endişe takılır ardına bayram eder şiirsizler sokaklarda sürterken mısralar…
_______________________üç dil değdirmez hiç yazılmadan siler kendini…
yani şiir bekleyen şair gözdeki acıyı göremiyorsa duymuyorsa derinlerden gelen sesi anlamıyorsa rüzgârın ağladığını yağmurun sırrını çözemiyorsa sevgisi; gök kuşağının bir ucunun şiirde bir ucunun şairde olduğunu bilmiyorsa sarılmayacaksa dizelere yâr gibi öpmeyecekse kelimeleri bir bir boşunadır şiir yolu gözlemek, gelmeyecektir!
ama bekleyen biliyorsa sevda dilini çalacaktır kapıyı esin; aşk sözlüğünü yükleyip bulutlara yağmur kılığında düşecektir sahile yüzüne vuran her damla dudaklarından süzülüp girecektir göğsünün sol yanına…
beni dinle şair, ziyan etme damlaları şiirin gelmeden sakın açma şemsiyeni!..
harika bir şiir söylenek tek bir kelime bulamadım saygı ve sevgilerimle......
yani şiir bekleyen şair gözdeki acıyı göremiyorsa duymuyorsa derinlerden gelen sesi anlamıyorsa rüzgârın ağladığını yağmurun sırrını çözemiyorsa sevgisi; gök kuşağının bir ucunun şiirde bir ucunun şairde olduğunu bilmiyorsa sarılmayacaksa dizelere yâr gibi öpmeyecekse kelimeleri bir bir boşunadır şiir yolu gözlemek, gelmeyecektir!
ama bekleyen biliyorsa sevda dilini çalacaktır kapıyı esin; aşk sözlüğünü yükleyip bulutlara yağmur kılığında düşecektir sahile yüzüne vuran her damla dudaklarından süzülüp girecektir göğsünün sol yanına…
beni dinle şair, ziyan etme damlaları şiirin gelmeden sakın açma şemsiyeni!.. ********************** ********************** CEPLERİ DOLU ŞAİRİN ŞİİRLER NE ZAMAN GİRER CEBİNE BİLİNMEZ*** USTACA BİR ŞİİR TADI K U T L U Y O R U M . SAYGILARIMLA ŞİİR VE SEVGİYLE KALIN.
başarılar..