Uzun uzadıya bir hiçbir çocuk nasıl da kısa kesmiş saçlarını uzun metraj bir filmin karesinde bu kadın, bilir miydi ki bir çocuğun renkli jelatinde şeker sevinci yüzü gözü uzun sokaklarda ağaçların çiçek telaşı uzatıp her seferinden dönen şilep uykusu rıhtımında sessiz bin dilde sesinin renkli susu pusu içinde kendi içinden geçerken bozulan ezber alıp gider ya akıp giden nehir duyulmayanı henüz kocaman korkulu bir kaygıda tek ayak beklesen elde çokça sıfır aylak bakışında acaba sen her kusuru teke tek alnından çivileyip koyuyorsun yedeğinde bir ihtimale binaen kısasa kısas bütün diyetlerde iki kez bekle soğuk taşlarda ferahlayan başına vurup bin ah’ı kahır edecek ince bir çizik keskin ve içli bileklerinde derinden kaynayan sızı için geçiyor ılık ılık gülümseyen yağmur kokusunu son en son hatırlıyorsun annen esmer bir merhamet dokunan dudaklarıyla alnında kendi ellerinden utanan bir neslin içinden buz kadar sert geçtin çocuk eteklerinde bir aldanış bin sevinç bir cızırtı içinden hangi çocukluğunu çıkarıp giydirip kuşatıp diksen bayramlık gülümseme gibiydi yüzün Jüli d/Haliç |
Kalbimi bıraktım şiirin başucuna, sevgili Jüli,
Çokça selam ile.