YansıyanŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Biri sizi size hatırlatır.
Ene zalik. . uzak kocaman bir şimdiyi zorluyor dilim insan kendi nefsini elinde tutuşturup onlara isyan ve nisyan arası bu pişman vakitler zamana çakılan mühür sıfır noktasında durdum bir hiç’i zor da olsa ikna taa Habil ve Kabil’den beri hep bir sorgulama ömür dediğimiz sonra sonra sonraları bitirmeden ölümü alnından öpüyoruz ya, sonsuz vuslat sanıp fani dünya kaç kez daha başını okşayıp yeniden alnından öpüp birazdan öldüreceğiz fersah fersah evvele bırak aşı tutsun sen bilirsin demekle bilinmiyor hâl zamanın sihrinden midir ne güzelsin. yazılmış alnında parlayan kader kederinden öfkesi yıkanmış pek çok çağdan siyah beyaz bazen flu geçiyorum üstünde eski zaman toprağı aklı kalır, incindiği yerde biriken gölgeli sular soğuk duş etkisi bakışındaki durak bilinmezi evirip çevirip akbulutlardan pamuk şeker hangi çocuk ruhundan bu kırmızı ruj uzaklardan getirsin o ölümlüyü bu savaşarak ölmek değil yakasında çılgın Ortodoks yeniden başlasın eskiyen darmadağın kadın hissiz dudaklarında yenmiş tırnak diyemez dilinde kırk kilitle bu sahra sancısı kum fırtınasında serap anahtarın dili olsa sen bilseydin batıldan sonra Babil’den önce Mavera emirlerden nehirlere taş yazıtlar umut taşır hüzün ordusu gagasında taş. ebabil bekler kırdığımız kalbi ardında iz kalsın diye bıraktığı tövbe taşları başka bir ayak başka bir el ile visal diye söze misafir şimdi sen söyledin ya eski sen niye kayıp yeni senden olursa bir sen diyecek misin ki " ben oyum" el’an |
Kimin payına kaç suç kaç günah düşecek.
Kim çözecek bu açmazı.
Ve her gün çarpıyor yüzümüze bir çocuğun gülümsemesi ölü yüzlerimizde.
Çok iyi şiirdi, bu tema hele derinse hep yaralar beni. Kaleminize sağlık.