Darmadağınmakul sebepli bu serkeşliğimiz mesela sen belli belirsiz ben deli dolu bir sabah sahisinden bir sesle siyah beyaz bir fotoğrafta durdurup anı huysuzlanan atları düşünüyorum kıskıvrak doru ve duru bir şeyi iyi biliyorum ben bir başka benle ben olmuyor huzursuzluk bir kitap adı anice bir hüsran içinde durduk yere kristal bardak semaver mayıs çayı annen mutfaktan seslenir "haydi, sofra hazır" çürümüş mevsimlerden evlerin el değmeyen zaafları burnumda iyotlu küf kokusu bütün çakallar ağız dolusu içimin sokak taşları her kavgayı besliyor yorulmuş duvarlarda tarihin sessiz hüznü haketmiyor istanbul bunca küfrü diye geçiyor içimden bütün gemiler hilekâr bu edâ çocukluğumun sesinden gelen pürüz dehlizlerinde sâkil bir ihmal tam da alnımızı on 2’den nasıl bir nişan almak nereyi dönsem iç sesimde inatçı bir isnat habire annesini yaralayan kızsın sen lekeli bir bellekle duraklarda bekleyen sonu hiç yazılmamış bir öyküde isimsiz kahraman darmadağın karmakarışık ismiyle müsemma Jüli d |
Sise, dumana, tipiye rağmen hep yürürüz, yürürüz.
Hep ararız, bir şeyler ararız.
Heyhat, geri vermiyor hayat yitirdiklerimizi...
Şiirin ruhunda kalasım var...
Sevgimle kutlarım güzel imgelerini, sevgili Jüli d.