Yılkıbir şehrin kulaklarını çınlatıyorsa çığlıklarınız, göğsünüzü yumrukluyordur birileri... -herkes kendi yarasından sızıyor zamana- bir yıldız kümesi gibi gözlerime dizildi içimdeki sır. "sokağın tavanı kadar" dilek tuttum.. sustum, "söz oldum", cümleye kuruldum.. şiirlerin yolu, şarkıların ömrü kadar, almalıydım uzun çöpten hakkımı "sokağın tavanı kadar" gitmeliydim… su ateşe içini dökmeden dönmeliydim, özgürlük ile esaret arasındaki o ince çizgiye. acılarımın üstüne basa basa yürümeyi öğrendiğimde olmalıydım âşk us’umu ısıran cevher kalbim ki; nâr suya içimi dökmeliydim. Sude Nur Haylazca (Vaha Sahra) |