bazen…
pusulası puslanır hayatın
şaşmaz denilen rotası şaşar
bir bardak suda fırtınalar kopar
kuponların sıfır çeker, zarın yeki-düye düşer
dudaklarında mühürlenir avazın
dut yemiş bülbüle döner şairliğin
ıslığını yitirmiş bir rüzgar gibi susarsın…
susarsın…


bazen…
dağınık bir eve benzer aşk
çirkin, kokuşmuş, kirlidir
kime yüreğini döksen bir uzun eyvah olur aşkların
fırtına vurmuş ağaçlar gibi çatırdar yüreğin
hiçbir limanda sağalmaz efkarın
topraktan gelinip toprağa gidilen bu yolculukta
sırtından vurulmuş bir dağ gibi kanarsın…
kanarsın…


bazen…
kurşun ağırlaşır var olmanın dayanılmaz hafifliği
son kullanma tarihi geçer mutluluğun
bıçak kemiğe dayanır
antideprasan şişeleri birikir pencerende
bir fay hattı gibi kırılır umutların
ölümlerden ölüm beğensen de
celladına aşık bir kurban gibi yaşarsın…
yaşarsın…