Kuşlara doğrutanelenen hicap sarışın dalların kollarında çocukca bir güz bağı sesimin gevşeğine taraçasını döken güneş öperken küçük odaları rüzgarın tafrası hep kuşlara doğru yalnızlığın uçurumunda duvarlar kapalı yollar uzaktan bakmanın koşusunda sarhoş şarkılar düşleri okşar gitmenin anlamına bir kent daha silinirken uyanır ağzımın kenarında sözcükler hangi ormana çiçek açsam beyaz yolun dumanlı dağı hep oturduğum yerde boşluğun sandalyesi hüzniyetin kamburunda yağmurlu bir kalabalık yeşil bir örtüde boy atar sürgün ekinlerde bulutlu gölgeler yüzümü böler hep böyle dalgaların süt yıldızlarıyla perdeleri açılır arka pencerelerin sonsuz bir ırmağın genişliğine birbirine uzanmış ağlar böyle geceyarısı vuruyor kelimelerimi kuşlara doğru ... |