Atamaca çölü ve tuf'ansürgün nasıldı endişe ne kaydı kuydu belge seli acının var mıydı yüzünü çevirdi ötelere olmaz bukadarı bu bana fazla bu bana fazl bu bana faz bu bana fa mandallar düşüyor bahçeye bahçeden bahar toplanıyor sanıyorum ki insan toprağa ekilir suya çalınır maya gömütlük diyorlar bırakıp maddeyi avluya dönüyoruz ruhun aynaya bakacağı katmanlar karşılıyor bizi kaç renk seçilébilir hangi tonda neden kavisli ne kadar çıplak şu günün bir vakti burada asılı kalan titreşimler çarşılar, meydanlar, sokaklar kendine kaç kez rast gelebilir ki insan ki denince birini anımsıyorum elinde değil ve sonsuza kadar iptal oluyor bu hissim hissem oluyor ifşa ediyor kendini karanlık yan karanlığın içinde sisli bir iplik koptu kopacak mavimsi bulut topluyor onu çamaşır gününde çiseler gök sabunu saklar nasreddin altında köpük köpük ırmaklar kaybedilmiş de tekrar bulunmuş aynı deģil kökleri birbirine karışmış topraklar sevgiden örülmüş meraktan arzunun şafakları sökülmüş diri tutulmuş dil kâfi kâfirun yazılmış alınlığında çizilmiş sonradan üzeri serpiliyoruz ki epsiyor elekte gördüğü düşlerin herbirini ruh aklın feneri tuz’aklıyor zamanı bilmiyorum herşeyi bu bana fa bu bana farz bu bana fazla ~ |