soğuk havalardı gözlerindeki
çeliğe su veren savrularla bana beni anlatan
rüzgarının döndürdüğü başımı senin gözlerin değilmi penceresinden dünyanın geçtiği panteon sesin sese sarıldığı boşluğun boşluğa ışık dağılır bin yıl öteden gelir denizin kayalara çarptığı gibi senin dövdüğün demirin ergimiş ışığını getirir bırakmaz beni gündelik yaşamın çarkına başımın yumuşak dalgasında dolaşan ellerin çiçekle dolu bir dal gibi uzuyor o ben değil miyim mumun ortasındaki ip düşünce havuzunda titreyen kuyruğu kısılmış hayvan eğretileme, usanç ve acıdan geçtiği çağa yadırgı bakan değil miyim yüzünün minesi durmaksızın çatırdayan . |