Sırt üstü
Bugün geçmişten bir sahneye kalktım,
Hâlâ yıkılmamış birkaç viraneye uğradım, Ayak alışkanlığı... Umutlarımı zamanın inciticiliğine taşırken, Dudaklarımın arasında bir sigara unuttum; Kalbimde çağlayıp, Dilime varana kadar kuruyan hislerim gibi. Bugün, her şeyden pespaye vaziyette, Sisten battaniyelerin örtündüğü, Üşüyen tepelere oturdum, Sevgisizliğin, kimsesizliğin getirdiği zelzeleleri savuştururken, Göğsümüzü ovuşturduk. İstikameti dipsiz bakışlar olan, Bir tren rayına uzandım sırt üstü, Sakalıma düşen çiğ damlalarını, Doğanın parmak uçları kabul edip, Seviştim intiharın kıyısında. Çoktan değişmiş bir şehrin, Çoktan taşınmışlarına uzanırken, Bir binanın pencerelerine dalgın; Bir kapının önünde buldum kendimi: Gözyaşlarımın bıraktığı izlerden, Aynı hislere atmaya devam eden kalbimi! |