RÜYA ŞEHRİNDE KAYBOLAN TANRIÇAHayal meyal hatırladığım düşler içeriyordu uykularım. Ve ben yine böyle bir uykuda görmüştüm onu. Sanki camdan bir gemiydi akıp giden ömrümüz. Ben bu gizemli gemiye binmişim de uzaklara gidiyordum. Bembeyaz, sessiz, nazlı bir martının kanadındaydı rüzgar. Ne güzel bir yolculuktu bu, geceleri tepemizdeydi yıldızlar. Uzun sürdü yolculuk, bir limana yanaştık yorgun argın. Kim bilir nerenin limanıydı ve hangi zamanın. Büyük bir coşkuyla atladım karaya, Işıl ışıl altındandı evleri, gümüştendi sokak taşları. Üstümde tanımadık bir kuşun tüyleri. Hayretler içerisinde, etrafıma baktım: Sanki bir cennet köşesiydi bu şehir. Nice genç kızlar vardı burada, nice delikanlılar. Hepsinin sırtlarında kanatlar. Beyaz atlı muhafızlar vardı pek masum yüzlü. Sonra fark ettim yarısı insanmış yarısı at. Biri ellerimden tutup götürdü, çiçekler içerisinde bir yoldan. Ve geçtik inanılmaz bir sarayın , Muazzam kapılarından. İçeri girdik birlikte. İçerissi her türlü ihtişamla dolu. Her taraf kubbe, her taraf altın yaldızlı. Ve o an gördüm ilk defa onu , İlk o an duydum o güzel sesini, bu gizemli kadın bana dedi ki: "İşte benim diyarım, işte benim sarayım. Merak edersin,burası neresi,neden buradayım." Buyur etti beni, Ve yere oturup konuşmaya başladık oracıkta, Aklıma ne geldiyse sordum ona, Sen kimsin, ey güzeller güzeli tanrıça? Anlattı bana kendi, hikayesini, Dedi ki: ben de insandım bir zamanlar. Ama, sonra, kuşlara özendim, kanatlandım göklere. Ben bir zamanlar kadındım. Ama gördüğün gibi, Bir kuş biçiminde dolaşıyorum şimdi. Süzülürken göklerde bir kuş gibi, O kadın yaşar hâlâ içimde. Ben onun için yaşarım, onun için sevinirim. O kadının da hatırasını taşırım, Ama unuttum hakkındaki pek çok şeyi. Ben bir kadınken, bir kuşa aşık oldum. Sonra, kuşken, bir adama. Ve hatırladım; hep aşık olmuşum, hep birini sevmişim. Şimdi buradayım, başka bir aşkla yanmışım. Ve aşk bu değil midir? Aynı bir kadının sevdiği gibi seviyorum seni. Bilindik bir duyguyla,bilindik şekliyle. Sadece biçim değiştirmiş bedenim, kuş gibiyim, belki de bir tanrıça. Gizli gizli seviyordum seni, bunu söylemek istedim sana. Zaten bu aşk getirdi seni bana. Kabul edersen bu rüyada kalacaksın, Reddedersen aşkımı, birazdan uyanacaksın. Böyle anlattı tanrıça, konuştu, sordu ve sözü bitmek bilmedi. Gördüm ki, beni seviyor,aşık olmuş bana. Sözünü kestim gözlerine bakarak, Bu dünyaya ait değilim ben, Bambaşka bir dünyada bambaşka bir hayatım var. Ve bana baktı. Hüzünlü gözleri ışıl ışıl parlıyordu, Baktım elmastandı akan gözyaşları, Zümrüt gözlerden başka ne beklenebilirdi. Ve birden bire yok oldu, gözümün önünden kayboldu. Gördüm ki, yalnızım, Yoktu, kaybolmuştu o güzel tanrıça, Döndüm etrafıma, baktım ki ,beni götürdükleri saray da yok. Yoktu, kaybolmuştu, beni oraya götüren kişi de. Baktım ,bir kuş ağacın dalında, Ötüyordu, ötüyordu. Ve dedim ki: Ey güzel kuş, söyle bana, nereye götürdün sen beni? Ve kuş dedi ki bana: Ben senin uykundum, seni buraya getirdim. Ve şimdi uyandın işte, uykun kalktı gözlerinden. Uyandım o an, döndüm dünyama. Aklımda kaldı o çılgın soru, Reddetmeseydim ne olacaktı bu işin sonu? |
Öyle güzel sevdalar da ancak düşlerde olur.
Gerçekleri acı.. gözyaşı...
Tebrikler.