Kırılan seslerkentin darlığında gölgelerin çarmıhına serilen çığlığında ... tarihler koptu çürüdü üşüyen mevsim kısa değil uzun bir dumanla yandı karanlığın irkilen gözleri dün evlerine sığmayan kıyamette devinirken gök Ay küstü bize savruldu toz kül karıştı tenime düşlerin sağır kuşlar doğurduğu sulardan uğultu dağıyla geçiyorum kırılan seslerin büyüyen saçaklarında sevda dilsiz yağmurun bahar nefesiyle sus bundandı geceler savuştu siyah ırmakların hasret rüzgarları.. buruşan sözcüklerin boşluğu üşüten rengi asılı kaldı günler usul usul azaldı yüzler bulut kıran sancının göğsünde gittim uzağa/ uzaklara doldu intihar tükenişler terledi nice yollar uçurum eşiğiyle kendime döndüm -unuttum ne içindi dalgınlığım - sağanak yalnızlığın sofrasıyla dağıttım saçlarımı avuçlarımda aşınan kuşlar ... |
çaresizliklerine umut bağlayan canlar...
Ve binlerce kırık fay hattı yüreğime üşüşen kuşlar...
Sanki hepsi birer umut bağlıyordu tükenmişliğime
Bu günlerde geçecek diyordu geçecek
yeter ki umutlarınızı yitirmeyin...
Okudukça içim sızladı sevgili tesbih dilerim tüm acılar son bulur ve asla başka acılar yaşanmaz...
Sevgi ve selamlarımla..