Kayıp kapılarkaranlığın dilsizliğinde Ve dağılmış parçaların alevinde kızıl pas yürür kendimden dışarı aydınlık dudaklarım uzun soluklu Ay bu yüzden oyunların ve ıslanan zamanın astarlı yağmurunda rüzgar külü derinleştirir bazı yaraları her seferinde yeni bir şiire taşınmanın yolculuğuyla unutuyorum durakları birkaç kişiliğin herkesine ayna tutan ellerim yalnızlığı kullanıyoruz sele kapılıyor bir şiirin evvelinde zaman ne garip yarınlı korkunun bulut gizinden yüzüme vuruyor uzak yakınlıklar Ki, aramıza çekilen ırmağın saçlarında değişiyor karanlığın dalgın bakışları gökyüzüne bırakılmış uçurtmalarda kayıp kapılar burada ve hiç bir yerdeyiz .... |
bir sessizliğin karanlık dehlizinde kayıp hafızalar,
örtüsünde saklanmış nice hatıralar..
Arada bir aralansa da, nice sırrıyla,nice hikâyeleriyle yitip gitmiş hayatlar ..
Şu şehirlerin
Şu mekanların
Şu dilsiz meydanları
Şu yokluğun, şu sefaltin hüküm sürdüğü barakaların
Kapıları mı kayıptı sadece!
Havasını soluyan herkes teker teker kaybolup gittiler .
Kimi talihiyle
Kimi derdiyle iki kapılı bir handan gelip geçtiler
...
Ya hiç kapısı olmayan
İçinde hiç bir umut kırıntısı, bir sevinç çığlığı barındırmayan kapılar ..
Girişi karanlık
Çıkışı boşluk..
...
Tebesümle.