Kargaşalı Bir Zamansızlıkbalkonlarımız akşamlara hazırlanırdı rüzgardan kaçmak imkansız sokaklar boyu acılı bir bekleşmek bu biliyorsun rüzgarlar acılaştırırdı balkonlarımıza düşen rüzgarın sesini çocuk seslerine banardık acılaşmamızı kekre zaman aşımında kendimizle fuhuş yapardık kimseye değil kendimize ihanetimizle örterdik yaşamanın üstünü ne kuş severdik ne bulutların ilk yazsız matlığını gülüşe gülüşe anlam taşımazdık içeriye odalar boyu şımarık bir intihar düşkünlüğü aha ettik edecez diye ortalığı ayağa kaldırırdık insanlar duymazdı şımarıklığımızı hayra yorarlardı bizse sek sek oynardık telefonlaşmalarımızda mutsuzluğumuzla beslenirdik sokaklarla sürtüşmek gibi korkaktık zavallı haberleşmesiz yeni aptallıklarla masumane düşkünlüklerimizle ölüm mü olacağız sorusunu herkese söyler gibi söylemezdik kimseye çetin cevize çatardı ölmek isteği aşağılanmak duygusu ölümün önüne geçerdi sonrası varsa yoksa felsefe ah sosyoloji noktamız virgülümüz durumuz durağımız olamaz bizim çizgisiz yüzümüz alaşağı olmuş kırıtkan sade ayrışmaklı sakalımız topoğrafyası bu hansız hamamsızlığın jilet itinasıyla evlere dikleşirdik olur olmaz yerde bekar muammasıyla ruhumuzun en kötü evliliklerin merdivenlerinden aşağı yuvarlanan sarışın esmer kızıl ağzı bozuk iki paralık etmez kuruşsuz serserilerdik bir kapı açılırdı yuh şiir bitti sanırdık yaşamdır çözümsüzlüğün cankurtaransız illeti bir kapı açıldı ışıksızlık kertesinde ince çocuklu bir çocuğun bakışlılık ağlaması gökyüzü bize kederlenmiş avunalım mı ey yavşak sokulganlık yoksa isyan modunda mı kalsın tenselliğimiz işte o zaman şiir: ’yakağanlar uyutmazdı her yanımız yara bere içinde canımızın yanışını tanrıdan bile gizlerdik bahçemiz küçük herşeyi unuttuyduk ölmek zaten kendi haline bırakılmış bir aklı selim hayalimizde ah şöyle penceremize serinliğini yatıran dut ağacı yokluk yoksulluk su serperdi gerçi yüreğimize red edilmiştik bu güzeldi işte satırlarımız cayır cayır yanardı yazamazdım yeteneğimiz yoktu kimse bizi anlamazdı şiirimiz olmazdı olamazdı yoktu dizelerimiz olurdu şiir bile az gelirdi o yüzden dizelenirdik şarapnel parçası yemiş güvercinler gibi elbette bir sonumuz olmayacak öyküsüzlüğümüze öykünenler de olmayacak farklılığımız rezilleşmemizde ah öyle bulvar oruspusu olmuşuz ki oruspulaşmışız sokaklarımız bize sansürlü siktiriboktan senaryo sonumuz yok ölürsek yüzyıllık demagji ayrılıkla sıfırlamışız herşeyi yerleşikliği geleneksel olan tek yanımız şu uyumak düşkünlüğü zor günlere nazaran perşembeleşmek bu sonumuz yok varsın zaman geçsin gitsin ötemizden zaman biz kaşarlanmışız zahmetli bir sonsuzluğa emeğimiz buydu ya da bunaydı dolaylı yollardan doğal akışın yarattığı bir sonsuzluk acılaşarak sevgimizi dağlayan yalan yanlış bir çaresizlik resmi’ ek 1: zaman ölümün kayganlaşan zeminidir en nihayetinde sana rağmen sürecek şafaklı bir alacanın trajedisi süklüm püklüm ek 2: sabahla vedalaştım balkonumda rüzgarlaşma şekilsizleşmemi ünlemlere boğdu sıkıldım şimdi ölmek nedir bilmiyorum ve yarışmıyorum zamanla ek 3: ah galip miyim ki bu kavgada Kağan İşçen (c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir. |