KoridorlarKaranlığın ağzında kalabalık koku Ne diye içiyorlardı korkusuz şehri Henüz uyuyacaktık Parmaklarınız inmeseydi dört basamaklı göğe.. Kıl ucu dengenin denizinde titreşen çocuk Arkamdaki ağaçlarda ne duyduğumu biliyor musun Ölümü hatırlatmayacağım sana Bütün delilikleri denedim Buraya gel! inlerken aklının telinde kayalar Dilli dilsiz kuşlar uyanır Mavi bir gül Duvarda bir resim belki Ben bu değilim diyen sesin güneşine inan O sessin sen Tüy gibi yatağa yatırılan hayallerden çıkan ne varsa Yeleli atlar Uzun bacaklı başaklar Hepsi senin. Seni soyuyorum Yeryüzünde bir toprağın üstüne.. Önce Ellerin ve ayakların üşüdü Odadan odaya değişen yüzünde saatler Milyonlarca adım uçurumu delercesine Daha da derine.. Kimse gelmeyen duvarları akşamların Seni alıp götürecekler karanlık tünellere Çocukluğunu düşünüyorum Adını hatırla Burnunu,kaşını,ellerini Bırak karşındaki sandalyeleri Buraya gel! Gıcırdayan sesle yaklaşır gölgelere sokulan oyuncaklar Dışarıda bir kadın rengi Az ötede deniz Ve saçları dağınık portreler -içeriye gir çocuk,büyüdüğünde korkuyorsun- Korkma! Tozlanan kıyafetler üzerine iyi olmaya çalışıyorum Kimileyin seviyorum yarı sokakları Çoklu odaklanmanın farklı kıvrımları derinleşen Ben kiminle konuşuyorum -ver elini geçerken kırığını düzeltelim oranın- Yaklaşıyor gemi Islık çalıyor balık Şimdi yeniden ve güzel yürüyüşlere Temmuz vakti.. Bazen Sözcüklerin birbirini atlayan taşlarında Koridorlar uzar Pastayı dörde bölmenin yamukluğuna kızar el Açılır ve kapanır kapılar Gerçek ve hayal arasına çizilen izlerde Küçük çocuk ve Çocukluğa giden yol Daha da başkacalar.. Hangi paniğin atağı tuttu da kırıldı herşey Seni tanıyorum Aynı yaştayız Kendinin oraya götür beni Çünkü sabah olduğunda bütün bu olanları hatırlamayacaksın Unut bu şiiri ve Sakın ölme çocuk! ... |
Şiirinin sesinde doğan güneşten yansıyan masumiyetle nasiplendik sevgili şairim var ol. İç özünde; İçimizdeki çocuk yaşadığı sürece varız diyen şiirimizi ve şairimizi gönülden kutluyorum.
Var olun. Selam ve saygımla.