Sonra bir günsonra bir gün uyutup odaları eğilip baktım aynaya elime battı bahar uçurum aynı karanlığın çöl çocuklarıyla çoğaldı dilimin ucundaki yakınlığın iklim sancılı tekrarı kırlangıç gözlü şehrin yalnızlığına attı ışıksız pencereleri düşler soyundu yapışkan duvarlardan içime kanan ağıtlar yanarken bocaladı aşk döken harfler bir kalabalık ki göç ediyor bulutlarla kaybolurken gölgeler ağaçlar da ölüyor mor sancıların avuçlarında terliyor intihar eden her şey veda ediyorum şehrin öksüz kıyılarına beynimde k/an sesleri Anneler hiç ağlamıyor rüzgara alışık suskunluklar durgun saatlerde yangınlara dokunmayan omuz taşıyorum gözlerim bomboş tarih sökük bir geceden fırlatıyor tüm aynaları ayazlar kırılıyor damarlarımda yokluğun nakışı hangi ses duyar selamımı toprağın üstünde hafif ışık karartırken rüya içinde sözcükleri ey yeryüzü gör aydınlığımı içimde ağrılı kayalar zamanın kuyruğunda sallanıp durmaktayım yağmur yağsa silinir mi ayaklarımın altından şehrin karanlığı ...... |
Her ışık doğumunda ahşap merdivenlerin ucunda duran tanıdık bir karanlığı var.
Siyahin sihrine sığınıp uyuttuğu odalar,
Ilkbaharda yaprak döken iğne yapraklı ağaçları var
Ve
Yağmurları ağlatan dizeleri var
Sonra bir gün, her şey sonra oldu.
Hüzünse hissettik.
Biraz sabır, biraz huzur biraktim
Şehrin karanlığına
Saygıyla