Kendime sürgünŞiir yazmayı hiç beceremedim Içimin örgüsünden midir nedir Bir odanın tavanı altında kıvrandı harfler Kızıl ışık yaksaydım alnıma Güneşe gidenleri görürdüm kafesinden Belki bir kaya kopardı evlerin birinde Rüzgara binerdim bırakarak peşimi Bugünlerde neye bezetirsin beni kendim Dışarım serin Içerim desen öyle desen desen Göğsümün yanına oturan düşler Toprağı emzirirken kaç yerinden Kan kadar kırmızıydı güller Teselli kokusunda ihtişam Dedim ya Saçları uzundu yalınayak çocukların Sapsarı yüzler ezerken diz kapağımı Sevdayı içenlerin türküsünü bağırabilseydim göğe Dumanlı perdeler ufukta Simsiyah örerken aydınlığı Kuşlar bir bir düşerdi çantama Babam yok memleketimin ikindisinde Tanyeri saçlarımda ağarırken Dümdüz yolda elmaları ve ağaçlarıyla yaşıyordu karanlık Oysa defterimin kaldırımlarında yeşildi baharlar Farkındayım gitgide kısalan günlerin Bu yüzden umuda neden geç kaldın diye soramadan Kendime sürgün Şiir yazmayı hiç beceremedim Içim yarıya kadar gemilere aktı Su uğultusu vaktin sevabını içtim Fidan fidan boy veren mısraların diliyle okşadım dudağımı Aynı dalda başbaşa dem veren nefeslerin Durağı yok muydu bilemedim Saatlere son sözlerini söyleyenleri kıskandım Yüzümde duvarlar sevda avlusunda dünya taşırdı Iyimserdi gece ay altında Vursun Neşat baba sazın teline ’Ah yalan dünya,yalandan yüzümü gülen dünya’ Sizinde üstünüzden geçti mi bulutlar Bir deniz ve gemiyle Gecede yanan mumun dilsizliğinde Perdeyi açıp doldurmayın boşluğu Çünkü biliyorum Yağmur mutlaka yağacak kar üstüne Iyi şeyler düşünün Çalın içinize bir ıslık Mutlaka eli vardır yürüyen seslerin Uzun çizmeleri içinde Ki Aklım kendime gelemezken türlü türlü Beni nereye çağırırsın rüzgar ...... |
Sevgilerimle...