Uyku atlarıgüneşe giren gece k/alaylı pınarların tığ ezgili suyunda taneler... bitimsiz koridorların kuş kahkahalı tülünde gölgeli perdelerin oyuklu oyunları kalabalık ellerin gri kanatlarında çırpınışlar dünya tozu yutmuş her girdabın örgülü kalkanı şakağımın ağrısında bu kadar havada görmemiştim kaldırımları yolcu treni sanki boşluğun ter adımları en düşten kaçmanın uykulu gözleriyle bakıyorum kısık ateşli aydınlığa bir bahar bahçe tazeliğiyle kıvırıyor eteklerini döşümde ağrılı kaya ağır çekimlerin yaralı çocuğu ellerimin havada mavisine küçük bir yıldızla gülümserken ırmaklı dalgalar uyku atlarıyla vuruyor omuzuma İnce dokunuşda en arka sıradan seyrediyorum dünyayı saymıyorum insanları yokoluşun dağlanmış sırrında... kocaman aynada odalar noktalı birer resim en son hangi düşte unuttuysam terliklerimi kalabalık yalnızlıkla dolaşıyor başucumda aşk aynı sesle tekerlerken dal ve kartal çığlığında kalkıyorum yeni günün uykusuna ....... |
Gülümsetti beni, bir ara acaba benden mi bahsediyor dedim, tekrar başa dönüp okudum 😊
Olmuştur bazen çünkü, düşlerde yalnız terliklerimi değil, kendimi de unuttuğum olmuştur 😊
Beğeniyle okudum, tebrik ederim.
Sevgiler