Küçük prensgittiler ve dağıldılar kurşun sıcaklığında... ahşap evlere vurdu yağmur kundak da bebekler bir damla suyun kıymetinde tohumlar tanırken büyümeyi hayaller halkalarını ekler zaman ki, kalp heykeller yeryüzü Ana’nın ağıt yakan gülümsemesinde ateş yıkar kalın duvarları oysa kaç yıl nabzımı tutan saymadım. ipin boynunda kalıplar ürkütür kıyıları dayanmaz olur kıvrımlarım git derim şehre ağrılarını alıp ne çok yoksulum içimde sevdiğini kaybeden çocuklar gülbeyaz kuşlar gelin! teninizi gökyüzüne boyayalım canlardan can gidince uzak yollarda açma dilimi gece utanır kalemim. ansızın tükenir mutluluk bir ıslıktır gezinen pervazlarda yazgımız sır... sakın kanama aşk`a uğrayan ilhamlar dildeki dualar fısıldarken yeniden yeşili ışığın kısık gözlerine... çerçeveye gelişi/güzel resimler çizen ölüm en olmaz zamanlarda bulut kucaklarken siyahı sussun savaşlar bir dal bir orman gibi devrildikçe kocaman çocuklar masallar anlatırız unutmadığımız’ Küçük Prens’ ve süt kokulu hıçkıran umut. ...... |
Çocuklar ölmesin can, gelecekleri ellerinden alınmasın...
Dyarlı yüreğine gönül dolusu tebrikler can kardeşimin.
Gül yüreğinize sevgilerimle...